Avrupalı Türk Demokratlar Birliği UETD Genel Merkezi Dünya Kadınlar Günü nedeniyle mesaj yayınladı. Mesaj’da UETD Genel Başkanı Zafer Sırakaya, Avrupa ve İslam toplumu arasında oluşan dışlanma duygusunun hoşgörüyle aşılabileceğini ifade etti.
İnsan haklarını koruma altına alan hukuk sistemlerine göre herkes cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, uyruk ya da toplumsal köken, düşünce farkı, mülkiyet gibi farklara bakılmaksızın yasalar önünde eşittir. Özgür ve onurlu yaşama hakkı diyebileceğimiz ve doğarken sahip olduğumuz bu temel haklar, erkekler gibi kadınlar için de vazgeçilemez ve hiçbir durumda değiştirilemez.
Buna karşın, kadın-erkek arasındaki biyolojik farklılığın toplumsal ve kültürel farklılığa dönüştürülmesi, bin yılların ötesinden günümüze intikal eden, zamana ve değişime karşı en dayanıklı ideoloji olarak karşımızda durmaktadır.
Bu sorunu gündeme getirmek ve çözüm üretilmesini sağlamak için yaklaşık yüzyıldan beri kutlanan Dünya Kadınlar Günü, kadınların sorunlarına getirdiği çözümler yönünden değerlendirirsek, sadece bir “kutlama“ olmaktan öteye gidememiştir. Devletler, azalmak bir yana her geçen gün katlanarak büyüyen sorunlara çözüm bulmaktan acizler.
Toplumun küçük bir kısmını kucaklayan haklar, bugün çoğunluk için adeta hayalden ibarettir. Yaratılışından itibaren kadına yüklenen kutsal misyon unutulmuş, kadın yüzyıllar boyunca ocak, beşik, tarla, okul, fabrika, medya, büro ve iş alanı arasında kalmıştır. Dünya büyük bir değişime tabi olmuş, bir tek kadından beklenenler değişmemiştir.
21. Yüzyıl birçok ülkede kadınlar için felaket, açlık ve savaş getirmiştir. Savaşlar hep kadın ve çocukları vurmuştur. Savaşta ölen, kaybolan, köleleştirilen, satılan hep kadınlar ve çocuklar olmuştur. Kadının şahsiyeti adeta ayaklar altına alınmış, şanslı olanlar en iyi olasılıkla kendini mülteci kampında bulmuştur. Hergün dünyada yüzlerce kadın şiddete uğrarken, BM ise sadece bu insanlık dışı muameleleri rapor olarak yayınlamakla yetinmektedir.
Batılı kadınlar başka ülkelerdeki hemcinslerinden çok daha şanslı gözükse de, onlar da birçok kurum ve kuruluşlar tarafından göz ardı edilmişlerdir. İş hayatlarında aynı ücreti alamıyor, aynı kariyer fırsatlarını bulamıyorlar. Asker kadınlar orduda taciz ediliyor fakat haklarını arayamıyorlar.
Dünyanın birçok ülkesinde hala kadınlar başörtülü oldukları için baskı görüyor, hakları ellerinden alınıyor, mesleklerinden men ediliyor, sosyal hayatta yer bulamıyorlar. Bu dışlanma Avrupa ve İslam toplumu arasındaki uçurumu açmış sorunları derinleştirmiştir. Bu cihette İslam ve Batı toplumu arasındaki önyargıların önüne geçilmeli, herkesin sorumluluğunu hoşgörü ve anlayışla yerine getirmesi gerekmektedir.
Bizler, cennetin anaların ayakları altında olduğuna inanan, kendisine yapılmasını istemediğini bir başkasına da yapmamayı tavsiye eden bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bu bağlamda değerlendirirsek; “Kadınlara karşı ayrımcılık, ırkçılıktan beterdir” diyebiliriz.
Kadın vahye muhatap olmuş; eş, anne, öğretmen, bilim insanı, tüccar olmuştur. İslam tarihinde kadını, komutan, muhafız olarak görmek bile mümkündür. Kadınlar hayatın her safhasında toplumun kaçınılmaz, olmazsa olmaz destekçileridir.
Dünya kadınları, haklı davalarını, kararlılık ve tam bir dayanışma içinde mücadelelerini sürdürmedikçe hiçbir zaman kazanımlarını koruyamayacak ve gelecek nesillere aktaramayacaklardır. Bu oluşmadığı sürece de hiçbir toplum istenilen uygarlık derecesine ulaşamayacaktır.
Bu günün vesilesi ile tekrar temennimiz; toplumda cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadının hak ettiği yeri almasıdır.
Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER