Dilekçemi yazdım ve gittim, Fethullah Gülen ile avukatı Nurullah Albayrak hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundum.
Neden mi?
Gerekçem, Türk Ceza Kanunu 267. Madde’de düzenlenen “iftira” suçu. Ama amacım Fethullah Gülen’i “iftira” suçundan cezaya çarptırıp tatmin olmak değil. Olsa ne olur, olmasa ne fark eder?
Amacım başka…
Birincisi, sürekli olarak “Bize iftira ediliyor” diye feryat eden bir grubun gerçek yüzünü ortaya koymak! Her fırsatta “Özgür basına darbe var” diyenlerin basın özgürlüğü karşısındaki tutumlarını kamuoyuna göstermek!
İkinci ve en önemlisi de…
Ben bir gazeteciyim. Hayatta başka bir işim de olmadı. Çok şükür, gazetecilik mesleğinden ekmek yiyerek bugünlere geldim. Hem mesleki değerleri hem de gazeteci arkadaşlarımı korumak gibi bir mecburiyetim var benim.
Basın emekçileri bugün ciddi bir saldırı altında. Haklarında suç duyurusu yağıyor, ifade vermek için hepsi adliyede çile çekiyor.
Kim mi yapıyor bunu? Avukatları aracılığı ile Fethullah Gülen!
Yazarları ve gazete yöneticilerini bir tarafa bırakıyorum. Bu mesleğin temel taşı olan muhabirlerden birkaç örnek vermek istiyorum…
Safure Cantürk: Hakkında 7-8 tane suç duyurusunda bulunuldu.
Aliye Çetinkaya: Tam 51 tane suç duyurusu ile karşı karşıya. Bu suç duyurularını yapanlar Fethullah Gülen, 17 ve 25 Aralık savcıları ile haklarında soruşturma başlatılan polisler.
Mehmet Ali Berber: Saymamış ama 20’yi bulmuş. Bu suç duyurularının yarısına yakınını F. Gülen yapmış.
Erdal Şimşek: 10 civarında olduğunu söylüyor.
Muhammed Kutlu: O’nun hakkında da 10 civarında suç duyurusu varmış.
Zübeyde Yalçın: İfade için iki defa adliyeye gitmiş.
Mehmet Özmen: Hatırladığı kadarıyla tam 35 suç duyurusu ile karşı karşıya. Bunların büyük bölümü F. Gülen tarafından yapılmış. Kendisinin bir karşı suç duyurusu var. O da Ekrem Dumanlı’dan tokat yediği için.
İlhan Toprak: İkisi Gülen tarafından yapılmış 6 suç duyurusu ile karşı karşıya.
Çetiner Çetin: Onun hakkındaki suç duyurusu da 6 tane.
Lütfi Kaplan hakkında 5, Hüseyin Likoğlu hakkında 3, Osman Özgan hakkında 2, Ayfer Mallı, Hakkı Kurban ve Yasemin Yasan hakkında da birer suç duyurusu bulunuyor.
Bunlar sadece Ankara’daki örnekler içinden birkaç örnek. İşte basın emekçilerinin hali bu! Ciddi bir baskı altındalar. Suç duyuruları havada uçuşuyor…
Ben, önceki gün Adliye’ye meslek büyükleri olarak onlar için de gittim! Yaptığım suç duyurusu ile bu mesleğin emekçilerinin karşı karşıya kaldıkları baskı ve sindirme operasyonuna da dikkati çekmek istedim.
***
Hepsiyle tek tek görüştüm ve sordum. Durumları benimkinden farksız. Fethullah Gülen hem “Paralel Yapı” suçlamalarını kabul etmiyor hem de içinde “paralel” kelimesi bulunan her yazı ve haberle ilgili suç duyurusunda bulunuyor.
Daha da vahimi var. Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da Başbakan Davutoğlu yurt gezilerinde bir konuşma yapıyor. “Paralel Yapı”dan bahsediyor. Bu muhabir arkadaşlar, o konuşmayı haberleştirdikleri için Fethullah Gülen’in suç duyuruları ile karşılaşıyor.
Ne bu?
Şimdi kimse kusura bakmasın ama düpedüz zulüm…
Tam bir sindirme operasyonu… Halkın haber alma özgürlüğüne vurulan büyük bir darbe…
En komik ve trajik olanı da bunu yapanların, milletle alay edercesine “Özgür basına darbe vuruluyor” diye feryat etmeleri.
***
Ben, hem kendi hak ve hukukumu korudum hem de bir basın mensubu olarak mesleğim adına atmam gereken adımı attım.
Öyle yaparlarmış, böyle söylerlermiş, umurunda bile değil. Hepsini göğüslemeye çoktan hazırım. Elle gelen düğün bayram.
Yargı ne karar verir, onu da bilemem. Ama şunu çok iyi biliyorum ki, dünya üzerindeki bütün kadim değerlerin ve dinlerin ortak özelliği, “iftira” gibi bir eylemi lanetledikleridir. Ben bunu bilir, bunu söylerim…