Mutluluk nedir ?
Seni mutlu eden şey(ler) nedir ?
Mutlu olmak içsel bir tatmin hali mi, yoksa dış etkenlere bağlı bir eylem mi ?
Peki , kişi gerçekten mutlu olduğunu nasıl anlar ?
Şimdi , bu soruları kendinle baş başa kalabileceğin bir yere götür ve sor bakalım kendine . Kendini sessizce dinle vücudunun verdiği tepkileri fark et, bir süre dışarıdan bir gözlemleyici konuma geç . İçinden , ta derinden gelen o kısık ve cılız sese yönel ; pür dikkat onu dinlemeyi seç. Seninle soruların üzerine sohbet edecektir gerçekten de dinlemeyi ve doğru soruları sormayı bilirsen. ” Soru sorudur , doğru soru da neymiş , ahh şu çok bilmiş insanlar yok mu ? ” diyebilirsin . Bil ki bu konuşan egondur . Evin şımarık çocuğu gibi ilginin hep üzerinde olmasını ister egon . Dikkatini senin üzerinden kendine çekmektir amacı .
Neyse lafı uzatmadan konumuza dönelim biz .
Mutlulukta kalmıştık , hatırlarsan . Önce bununla ilgili kısa bir hikaye anlatmak istiyorum sana .
Hayatı boyunca hiç mutlu olmadığını fark eden bir adam , artık mutlu olmak istiyorum , demiş ve düşmüş yollara mutluluğu aramak için . Ne yaptıysa nereye gittiyse mutluluğu bulamıyormuş bir türlü . Bir gün uzak diyarlarda bir bilgenin yaşadığını ve ona gitmesini söylemişler bu adama . Bu bilge aklı, bilgisi ve zenginliği ile ün salmış biriymiş. Derdi olan herkese yardım eder , onları boş göndermezmiş . Uzun bir yolculuktan sonra bahsedilen bilgeyi bulmuş fakat bilgenin kapısının önünde o kadar çok bekleyen kişi varmış ki sorusunun cevabını burada bulacağına inandığı için o da beklemeye karar vermiş. Sonunda sıra ona gelmiş ve bilgeye ” Nasıl mutlu olurum ? ” diye sormuş. Bilge ise adama içinde yağ olan bir kaşık verip yağı dökmeden ağzında taşıyarak sarayın etrafında dolaşmasını söylemiş. Adam bilgenin yanına gelmiş , bilge ” Aferin , yağı dökmemişsin ; peki , sarayımın güzelliklerini anlat bakalım bana . ” demiş. Adam yağı dökmemek için uğraşmaktan etrafına hiç bakamamış bile tabii bilgenin sorusuna cevap verememiş. Bu kez , bilge ” Yağı dökmeden tekrar dolaş fakat bu defa sarayımın güzelliklerine de dikkat et . ” demiş ve göndermiş adamı . Ağzında kaşığı ile her yeri gezmiş adam ve tekrar bilgeye gitmiş , bilge yine aynı soruyu sormuş.
Hayran kaldığı güzellikleri anlatan adamın sözünü kesmiş bilge ve yağın nerede olduğunu sormuş. Adam , sarayı hayran hayran gezerken yağ aklından uçup gittiği için utanç içinde bilgeye yağın döküldüğünü söylemiş . Bilge de ona : Mutluluk , hayatın bütün güzelliklerini yaşamak, tadını çıkarmak ve sorumluklarına tıpkı kaşıktaki yağ gibi sahip çıkmaktır , demiş.
Mutluluğun , kendin dışında herhangi bir olaya , kişiye veya duruma bağlı olduğu gibi bir yanılgıya düşersen yaşadığın o haz , sadece o anlıktır. Eğer mutlu olmak, kendini rahat, iyi ve güvende hissetmek için bir başkasına ayrılan zamana , paraya , kuvvete , kariyere , ilgiye ve sevgiye ihtiyaç duyan biriysen bütün bunlar sona erdiğinde ne olacağını düşünmen gerekmez mi ?
İşin iyi yanı ise sana mutluluk verdiğine inandığın tüm kaynakların kuruduğunda mutluluk arayışı içinde yollara düşmendir . Belki de yolculuğunun başlangıç noktası burası olacaktır .
Bu yolculukta artık , mutluluğun ne olmadığını biliyorsundur. Şimdi uyanmışsındır . Farkında ve uyanıksındır . Farkındalık , bir “var olma” durumudur. Farkındalık durumuyla çıktığın bu yolda başka herhangi bir var oluşu seçebilirsin. Mutlu olmayı, sevgi olmayı, şefkat olmayı, anlayışlı olmayı, aşk olmayı , sabırlı olmayı, affedici olmayı, merhametli olmayı seçebilirsin. Bunları yapmaya çalışma yalnızca ol. Mutluluk yaratmayı seçme, sadece mutlu olmayı seç. Ne olduğun , ne yaptığını doğurur. Sen , bir şeye anlam verene dek o şeyin hiçbir anlamı yoktur. Bunu asla unutmamız gerekir.
Mutlu olmak , zihinde olan bir şey değildir ; bir konu hakkında düşünmek , senin onunla bir olmana engel olur. Bunu yaparken onun üzerinde düşünme, sadece deneyiminle bir ol. Mutlu olma , mutluluğun ta kendisi ol. Eğer zihnin olma haline takılıp kaldıysa mücadele etme ve onu izle , unutma ki düşüncelerinle savaşamazsın. Ne zaman zihninle barış imzaladın , yargılamamayı ve hayal kırıklığına uğramamayı öğrenirsin. Kendine ” Hani mutluluk , nerede mutluluk , ona ne zaman ulaşacağım . ” gibi şeyler söyleyerek eziyet etme . Sürekli olarak ulaşamadığından yakınarak ya da sızlanarak mutluluğa ulaşamazsın. Bu yalnızca bir düşünce . Bırak , geçip gitmesine izin ver .
Ne ” ol “duğuna karar ver çünkü bu bir yaratma yöntemidir. Kim veya ne olduğuna karar verdiğinde sıfırdan başlamış olursun. Bu , hayattaki en büyük farkındalık , şimdiye kadar olduğunu sandığın kişi oldun. Şu andan itibaren ne olmaya karar verirsen “o” olursun.
Hemen , şimdi , şu anda karar ver ; mutlu olmayı mı yoksa mutluluğun kendisi olmaya mı , aşık olmayı mı aşkın kendisi olmaya mı karar veriyorsun…
“Ey gönül ! Ne tuhaf değil mi ? Bir ömür , şah damarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor.”
Mevlana