Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı Prof. Faruk Şen yazdı.
12 Konuda Dış Politikamızı Yenilemeliyiz
Türkiye’de büyük bir olasılıkla AKP-CHP veya AKP-MHP arasında kurulacak olan koalisyon hükümetini dış politikada çok büyük sorunlar bekliyor. Son yıllarda oldukça yalnızlığa itilen Türkiye’nin önünde 12 önemli sorun bulunmaktadır. Bunların iyi ilişkilerle tekrar yola sokulması Türkiye’nin önünü açabilecek gelişme olacaktır. Başta Türkiye dünyada Birleşmiş Milletler Geçici Güvenlik konseyine üyeliğimizde aldığımız 60 oyunda gösterdiği gibi oldukça ciddi bir şekilde yalnızlığa itimiştir. Şimdi bu konuları tek tek ele almakta yarar vardır.
1. AB ile yeniden başlangıç
Avrupa Birliği ilişkilerimiz son yıllarda cidden dibe vurmuş durumda, AB de bundan oldukça memnun. Türkiye’yi her açıdan uzak tutmaya çalışırken, Türkiye’de attığı yanlış adımlarla bu konuda AB’ye gerekli olanakları veriyor. Öncelikle diyaloğumuzu geliştirmemiz, bunun içinde kaliteli bir politika için iyi bir AB bakanı olması lazım. AB konusunda şov yapma şansımız yok. Bunun için iyi bir diyalog ve demokrasiyi geliştiren Türkiye azınlıklar konusunu da ön plana çıkararak tekrar kalıcı bir ilişki demetine geçebilir.
Bu konuda Türkiye’nin şansı da Yunanistan’daki son gelişmeler olacak. Yunanistan ve Güney Kıbrıs şuan da AB’nin sorunlu ülkeleri içerisinde, AB’nin tarihinde ilk defa bir ülkenin Euro bölgesinin dışına çıkarılması düşünülüyor. Ancak aynı zamanda bu ülkenin AB’den çıkarılması da yavaş yavaş gündeme gelmiş bulunuyor. Bu sene sonuna kadar AB ile ilişkilerini geliştirecek olan Türkiye, bu şansı iyi kullanmalı. Yunanistan Euro’dan çıkacak %60’a yakın bir devalüasyon yaptıktan sonra yeni drahmiye geçecek, buda Yunanistan’da aniden çok kısa bir zamanda %50’e yakın bir enflasyonluda beraberinde getirecek. Güney Kıbrıs’ında AB nezdinde tutarlı bir yanı olmadığı için Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye’nin de eline şans geçmiş olacak.
2. (Magrep) Kuzey Afrika Ülkeleri
Türkiye’nin Libya’yla ilişkileri Kaddafi konusunda yaptığımız yanlış uygulamalar nedeniyle kesildi. Bugün Libya’dan 200 bine yakın insanımız geri dönmüş durumda ve Libya’da iş yapan şirketler tüm mal varlıklarını kaybederek buradan çekildiler. Libya önümüzdeki yıllarda çabuk kazanılacak bir ülke değil fakat ciddi bir büyükelçi ile bu konuda adımlar atılabilir. Buna karşılık Cezayir ve Tunus ekonomik açıdan yararlanılabilecek ülkeler. Cezayir de Türk şirketlerinin önü açılırsa ciddi ihaleler alınır ve buda bu ülkeyle olan ilişkilerimizi geliştirir.
3. Mısır sorunu
Türkiye’nin,Süveyş Kanalı sorunundan tutun Afrika Ülkeleri ve İslam dünyasıyla olan ilişkilerinde çok büyük bir engel 2 yıl geçen zamanda Mursi’nin tarafını tutarak Sisi’yi tanımadık. Sisi muhakkak ki bir diktatör, seçilmiş hükümeti devirdi. Fakat Latin Amerika ülkelerinden Orta doğuya hatta İspanya Yunanistan Portekiz ve Türkiye gibi ülkelerde bu gelişmeler bir olaydı ve hiçbir ülke bu nedenle askeri hükümetleri tanımamazlık etmedi. Bize Süveyş Kanalını kapatan Mısır aynı zamanda oğuz satıcının zamanında yaptığımız yanlış ile Mısır yatırımlarının da kaybolmasına neden oldu. Mısır Türkiye ilişkileri yumuşatılmalı muhakkak Mursi’nin idamı önlemek için her türlü adım atılmalı fakat bu Sisi’yi tanımamazlıktan geçmez, Sisi’nin Avrupa Birliğinde ABD ve Suudi Arabistan da çok hamileri var bu açıdan bükemediğimiz bileği sıkmak belki çok akıllı bir gelişme olabilir.
4. İsrail İle İlişkilerin Düzelmesi Şart
Mavi Marmara olayından sonra kopan İsrail ilişkileri her ne kadar ticari yönden gelişse de iki halkın birbirine karşı düşmanlığının arttığını görüyoruz. Bu da Türkiye’ye en azından yılda 300 bin İsrail turistini kaybettiren bir gelişme. Bu konuda Türkiye yeni bir atılımda, İsrail ile Avrupa’da yaptığı görüşmeleri hızlandırarak belirli noktalar da buluşulabilir. Bu da Musevi lobisini, ABD başta olmak üzere Avrupa ‘da da yanımıza almamızı beraberinde getirir.
5. Ortadoğu Felaketi
Türkiye, şuan da Suriye ve Irak’ta Ortadoğu batağına tam anlamıyla girmiş durumda. Bir tarafta yanlış politikayla desteklenen İŞİD hareketi diğer taraftan yine yanlış kararlarla karşılanan PYD ve Kürt olayı, Suriye ve Irak’ta etkimizi tamamıyla azaltmış durumda. Suriye gibi 910 km’lik bir sınırımız olan ülkede hala büyük elçimizin olmaması da Türkiye için kayıp. Aynı kaybı Ürdün içinde söyleyebiliriz. Ürdün kralı ile Cumhurbaşkanımızın son gelişmelerde birbirlerine zıt düşmesi, Ürdün’ü de Türkiye’ye karşı soğutmuş durumda. Bu açıdan Türkiye uzak orta doğuda yepyeni bir başlangıç yapmak zorundadır. Asad ile diyalogun başlaması, Irakta neler yapacağımızı kararlaştırmamız, Ürdün’de karşılıklı ziyaretler, yeni koalisyon hükümetinin önünü açar.
6. İran’ın Konumu
İran, Avrupa Birliği ve Amerika tarafından tecrit edildiği zaman ister istemez yakınlaşan bir ülkeydi. Tarih boyunca Türkiye’ye karşıt ve samimi ilişkilere girmeyen İran, Türkcell’den tutun TAV’a kadar yatırımcıları kendi ülkesine getirmiş daha sonra da kazık atmış bir ülkedir. Bunun dışında İran, doğalgazı ve petrolü bize çok pahalı bir şekilde satan ve hiç taviz vermeyen bir ülke. Bunlar konusunda önümüzdeki aylarda Ambargo’nun kaldırılması nedeniyle Avrupalıların ve Amerikaların, İran’daki etkisinin artması Türkiye’nin önünü daha da kapayacaktır. İran konusunda yapılacaklar çok önemlidir. İran’a yönelik bu konuda ciddi atılımlarda bulunmalıyız.
7. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Türkiye
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Türkiye tarafından 90’lı yıllarda kuruldukları zaman,on binlerce öğrencinin getirildiği, yatırımcıların gittiği bir bölgeydi. Bugün bu bölgeyi kaybetmiş durumdayız. Özbekistan da etkimizin hiç olmaması, Türkmenistan ve Kazakistan’la ilişkilerin yarı soğuk bir döneme girmesi, Kırgızistan’la her ne kadar ilişkiler iyi gitse de Azerbaycan’ın Türkiye’ye fazla dostça bakmaması Orta Asya için yeni hükümetin iyi bir politika oluşturmasını beraberinde getirir.
8. Çin ve Hindistan
Çin ve Hindistan ile Türkiye’nin iyi ilişkilerde olması lazım. Her ne kadar bizim Çin ticaret iki ülkeden de fazla bir yarar sağlayamasak da özellikle Türkiye’nin Çin’de Çinlilere korku vermeden Uygur ve Sincan bölgesinde yaşayan 17 milyon Uygur Türkü’nün daha demokratik bir ortamda yaşaması için girişimlerde bulunması yararlı olacaktır.
9. Kafkas Ülkeleri
Kafkasya’ya baktığımız zaman Gürcistan’la ilişkilerimizin iyi olduğunu görüyoruz. Neredeyse Batum nedeniyle karşılıklı sınırlar kaldırılmış bulunuyor. Buna karşılık Azerbaycan’ın Türkiye’ye karşı fazla dostluk göstermediğini görüyoruz. Azerbaycan’ın etkisiyle Ermenistan kara sınırını açmamız bizim için çok büyük bir kayıp. Nüfusu her geçen gün azalan Ermenistan’ın kalbini kara sınırını açarak kazanırken aynı zamanda ekonomik çıkarlarımız da bundan yarar görür
Kurulduğu zaman nüfusu 3 milyon 200 bin olup, bugün nüfusu 1 milyon 900 bin dış göçle düşen Ermenistan da açılacak iki sınır kapısı önyargıları azaltır. Zaten hava sınırımızın açık olduğu Ermenistan’dan günde iki uçak Ermeni İstanbul’a gelmekte ve 70 bine yakın Ermeni vatandaşı da Türkiye’de kaçak çalışmaktadır. Bu açıdan kara sınırının açılmasının hiçbir mahsuru yoktur.
10. Rusya’yla olan ilişkilerimiz
Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika tarafından dışlanan, petrol fiyatları düşürülerek bir açıdan ekonomik çöküşe hazırlanan bir ülke. Ülkesinde fazla üretim yapmayan, neredeyse votkadan başka üretimi olmayan Rusya, bütün mallarını yurtdışından alıyor. Şimdi Rus parasının her geçen gün daha fazla değer kaybetmesi buna ilave olarak petrol ve doğalgaz fiyatlarının ucuzlaması Rusya’nın sorunlarını artırıyor. Ukrayna konusunda cezalandırılmak istenen Rusya, Türkiye ile iyi ilişkilere açık bakan bir ülke konumunda. Bunu Türkiye’nin daha ciddi bir şekilde ele alması lazım.
11. İki’ye bölünen Ukrayna
Eskiden AB ülkeleri, Türkiye’ye özel statü Ukrayna ve Rusya içinde stratejik ortak terimini kullanırdı. Şimdi Rusya stratejik ortaklığını kaybetti. Türkiye stratejik ortak konumuna düştü buna karşılık Batı Ukrayna, Avrupa Birliğine öncellikle alınması ve korunması gereken bir ülke konumundadır. Türkiye, Ukrayna ilişkileri her zaman iyi oldu. Şimdi iki Ukrayna’yla da Türkiye’nin ciddi diyalogunu sürdürmesi lazım.
12. Gelelim en büyük sorunlu ülke ABD
ABD, bütün ülkelere uyguladığı gibi Türkiye’yi de kendine göre bir politika uygulamakta. Türkiye’de karar mekanizmasının içinde her zaman söz sahibi olmak istemektedir. İç politikamızdan tutun savunma politikamıza, dış politikamıza kadar her zaman, her yerde aktif olan ABD ile olan ilişkiler son zamanlarda iyi yolda yürümemekte. Bu konuda Türkiye’nin büyük ölçüde Fethullah Gülen olayını ortaya çıkarması, ABD’den isteklerinin başında bunun gelmesi ve buna karşılık ABD’nin Türkiye’den daha fazla şey istemesini beraberinde getirmektedir.
Bu gelişmeler çerçevesinde 12 başlıkta Türkiye yeni koalisyon hareketiyle apayrı ve kararlı bir dış politika izlemeli. Kaliteli Büyükelçilerimiz ve kaliteli dış ilişkiler komisyonu ile buna ağırlık vermelidir.
Prof. Faruk Şen
Avrupa Türk Gazetesi