FETÖ mücadelesinde kararlılık, tahliyeler ve kamu vicdanı.
FETÖ’ ye karşı mücadelede çok önemli mesafe alındığı bir gerçek. Henüz tam olarak örgütün tüm kripto unsurları ve kılcallarının kökü kazınmamış olsa da alınan mesafeyi hiç kimse küçümseyemez. Zira bu konuda canını dişine takarak, fedakârca çalışan, sahici ve samimi olarak mücadeleyi yılmadan sürdüren çok sayıda vatan evladı var.
Bu vatan evlatları; hiç kuşkusuz sadece görevlerinin bir gereği olarak bu mücadeleyi sürdürenler değil, 15 Temmuz direncinin ruhunu yaşayan ve ilelebet yaşatmak isteyen geniş halk kitleleridir. Eli kalem tutan, fikri ve yüreğiyle bu memlekete sımsıkı bağlı olan, vatan sevgisini hiçbir koşul altında yitirmeyen her münevver bu ihanet şebekesine karşı yürütülen mücadelenin neferidir. Bizler de bu mücadelenin birer neferleri olarak, hiçbir makam, mevki farkı gözetmeksizin bu mücadeleyi sonuna kadar ve son nefesimize dek yılmadan usanmadan, geri adım atmadan sürdüreceğimizi herkesin bilmesi gerekir.
Bu mücadelede hiç kimsenin kamu vicdanını yaralamaya, 15 Temmuz’un 249 şehidinin kemiklerini sızlatmaya, gazilerini gücendirmeye hakkı da, haddi de yoktur. Ömer Halisdemir’ler boşuna can vermediler. Fakir fukara halk hiçbir şahsi menfaati düşünmeden bu topraklar için, bu ülke için o gece sokağa dökülüp canını boşuna feda etmedi. FETÖ mücadelesini soğutmaya, sulandırmaya kalkışanları bu millet affetmez, millet affetse tarih affetmez, 15 Temmuz şehitleri affetmez.
Son dönemde yaşanan bazı tahliye kararları adalet terazisini zedeleyen, kamu vicdanını yerle bir eden etki bırakmıştır. Özellikle FETÖ’nün işadamları derneği TUSKON iddianamesi kapsamında tutuklu Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın sağlık gerekçesiyle tahliye edilmesi, vicdanları derinden sarsmıştır.
Bu durum adalet terazisinin devrilmesidir. 249 şehidi kabirlerinde incitmektir. FETÖ mücadelesinde millet kararlığına yönelik olumsuz bir hamledir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz öncesinde FETÖ için söylediği “Bu örgütlenmeyi kesinlikle meydana çıkaracağız. Babamızın oğlu olsa dinlemeyiz. Şuymuş buymuş bizi enterese etmez, bizi enterese eden milletimizin bekasıdır’ kararlılığını hiçe saymaktır.
Bu tahliye 17/25 Aralık hükümeti devirme girişimi sonrası FETÖ’ ye bağlı çalışan TUSKON isimli işadamları derneğinin firari başkanı Rızanur Meral’in yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sarf ettiği“yakın gelecekte kimlerin inlerinde yaşadığını, kimlerin saklanacak in arayacağını, kimlerin müsvedde, kimlerin asıl olduğu herkes görecek”tehdit cümlelerini ayakta alkışlayanlarla aynı safta olmaktır. Açık bir darbe habercisi bu cümlelerin altında kalmaktır. Yazıktır, günahtır. Bu durumu hiç kimse hiç kimseye izah edemez. Kabuk bağlamamış 15 Temmuz acısını yüreğine taşıyanların yarasını tekrar kanatmaya, sızlatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bu millet bu mücadeleyi bırakmayacak, tıpkı 15 Temmuz gecesi olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlığını da yalnız bırakmayacak. Bunu herkesin çok iyi anlaması gerekiyor.
Bu ihanet şebekesinin tüm kurum ve kuruluşlarda hâlâ kendini gizleyen tüm kılcal damarları tamamen köreltilene kadar, özellikle siyasetin kripto unsurları tüm kılcallarına kadar kazınana dek bize rahat yüzü yok…Yılmak da yok, durmak da yok…
Yeminimiz kararlığımızdır…
Yaşar HACISALİHOĞLU – Akşam