Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’da yaşayan Türklere; “3 değil 5 çocuk yapın” diye seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Eskişehir Valiliği önünde düzenlenen toplu açılış töreninde vatandaşlara seslendi.
“3 DEĞİL 5 ÇOCUK YAPIN”
Avrupa’nın Müslüman ve Türklere karşı tutumlarını sert dille eleştiren Erdoğan “Türklerin bugün kendi işlerinin sahibi olmalarından rahatsızlar. Farbrikalarında işçi olan Türklere itirazları yok ama işin sahibi olan Türk’e tahammül edemiyorlar. Buradan Avrupa’daki kardeşlerime sesleniyorum. Oralara sıkı sahip çıkın. Daha iyi semtlerde yaşatın. En iyi arabalara binin. En güzel evlerde oturun. Üç değil beş çocuk yapın. Çünkü Avrupa’nın geleceği sizlersiniz. Size yapılan haksızlıklara verilecek en güzel cevap bu olacaktı” dedi.
Bu 16 Nisan bakın unutmayın 15 Temmuz’un bir intikamı olacaktır.15 Temmuz’da bu millete bomba yağdıranlar, kandildekiler şimdi hayır diyor. Ana muhalefet ne diyor, hayır. Kimler bir araya geldi görüyor musunuz. Bunların birbirinden bir farkı yok. AK Parti’ye gönül veren kardeşlerim evet diyor, MHP’li kardeşlerim evet diyor, BBP’li kardeşlerim evet diyor. Fakat CHP’ye HDP’ye Saadet’e gönül verenlere de sesleniyorum. Gelin sizler de bir olun. Beraber olalım, Hep birlikte Türkiye olalım.
“Bu 16 Nisan bakın unutmayın 15 Temmuz’un bir intikamı olacaktır.15 Temmuz’da bu millete bomba yağdıranlar, kandildekiler şimdi hayır diyor. Ana muhalefet ne diyor, hayır. Kimler bir araya geldi görüyor musunuz. Bunların birbirinden bir farkı yok. AK Parti’ye gönül veren kardeşlerim evet diyor, MHP’li kardeşlerim evet diyor, BBP’li kardeşlerim evet diyor. Fakat CHP’ye HDP’ye Saadet’e gönül verenlere de sesleniyorum. Gelin sizler de bir olun. Beraber olalım, Hep birlikte Türkiye olalım.
YAZIKLAR OLSUN, ELİNE, GÖZÜNE DURSUN
Çıkmış ana muhaleftin başındaki zat huzur yok, mutluluk yok diyor. Yazıklar olsun, eline gözüne durdun. Sen SSK’nın başındayken hastanelerin halini benim kardeşlerim bilir. İlacımızı alamıyorduk. Kimdi o zaman müdür, sendin. Ey Kılıçdaroğlu senin daha çok yolun var. Sende hizmet aşkı yok, sende dert yok, dikili bir ağacın yok.
AVRUPA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINA SERT TEPKİ
Şimdi ne yapıyorlar? Başörtüsünü yasaklıyor. Neymiş özgürlükmüş? Demokrasiymiş! Sıkıysa kipayı da yasaklasana? Biz bunlardan bıktık, bıktık!
BUNDAN SONRA BİZİM DE UÇUŞ YASAĞIMIZ VAR
Türkiye’nin bir bakanı kendi vatandaşları ile görüşmek için geldiğinde OHAL etmenin neresi özgürlük. Belediye OHAL ilan ediyor. Kim bu belediye. İstanbul Büyükşehir belediyesi kardeş şehir anlaşmasını iptal etti. Bitti. bu iş. Benim ülkemin bakanına kapıyı kapatanlara bizim de kapılarımız kapalıdır. Benim bakanıma uçuş yasağı getirenlere bundan sonra bizim de uçuş yasağımız vardır.
TERBİYESİZLİĞE BAK, DALGA MI GEÇİYORSUN
“Oturur bir kahvaltı yaparız yemek yeriz” geç onları geç! Terbiyesizliğe bak,hale bak sen dalga mı geçiyorsun? Sen kendi çıkarın için her türlü haydutluğu yapacaksın. Ondan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edeceksin. Bu ülke kendine dostluk edene nasıl vefa ve dostluk ediyorsa. Bu ülkeye düşmanlık edene de bedelini ödetmek zorundayız. Aksi takdirde milletimize mahcup oluruz. Maskelerini çıkarmaya, ağızlarındaki baklayı ucundan kıyısından da olsa çıkarmaya başladılar.
SEN NASIL BARO BAŞKANISIN?
Türkiye Barolar Birliği Başkanı güya hukukçu…Orada teröristlerle ortak salon toplantıları yapıyor. Sen nasıl hukukçusun, nasıl baro başkanısın? Bir baro başkanı kalkıp da Avrupa’da, Türkiye’den böyle bir çalışmaya katılabilir mi? Üstelik sen hukukçusun. Hukuk tanımayan kişilerle nasıl bir arada olursun. Sen bu ülkede nasıl olacakta hukukçu kılığıyla dolaşacaksın.
KILAVUZU AVRUPA’DAKİ FAŞİSTLER OLAN…
Hadi Hollanda’yı anladık, peki içimizdeki Hollanda’lılara ne oluyor. Ana muhalefetin başındaki zat avanesi terör örgütleriyle bir olup, anayasa değişikliğini karalamaya çalışıyor. Güya anayasa değişikliğini kötülemek için sağa dönüp gençlerimize hakaret ediyorlar, sola dönüyorlar parlamentoya ileriye bakıyorlar muhtarlara hakaret ediyorlar. Bunlarla da kalmıyor Suriyeli muhacirleri milletimize hedef göstermeye çalışıyorlar. Kılavuzu Avrupa’daki faşistler olan bir partinin varacağı yer tek parti dönemi CHP’dir başka bir şey değil.
7 SEÇİM KAYBETMİŞ, İSTİFA ETMEMİŞ
CHP’ye gönül veren kardeşlerim için üzülüyorum. Yeni yönetim sisteminde artık milletin yüzde 50+1 oyunu almadan yürütme gücünü temsil etmek mümkün değil. CHP’nin cumhurbaşkanlığını biz göremeyiz, çocuklarımız da göremez. Bugüne kadar 7 seçim kaybetmiş, istifa etmemiş. Sürekli bir tek adam lafı edip duruyor ya aslında kendisi öyle. Türkiye 16 Nisan’dan sonra inşallah bu sistemden kurtuluyor.
DÜRÜST OL DÜRÜST
Bu sistem alternatifsiz değil. İşte dünyanın en gelişmiş 20 ülkenin sistemleri ortada. Hepsini iyi tanıyorum. Yarıya yakını başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Sürekli tıkanan, aksayan, işlemeyen, bedel ödeten bir sistemi sürdürmekte niye inat edelim. Bizim bu değişim talebimiz yeni değil, yıllar öncesine dayanıyor. Şu anda büyükşehir belediyelerin sistemi bizim sistemden daha iyi. İşte şimdi bunun benzeri geliyor. Demirel’den Özal’a, Erbakan’dan Türkeş’e kadar herkes aynı talebi yapmıştır. Meclis’i asli görevi olan yasama konusunda çok daha etkin hale getiriyoruz. Ne diyor bu Kılıçdaroğlu? Artık Meclis kapatılıyor diyor. Ayıptır, Meclis’in kapatıldığı falan yok, dürüst ol dürüst. Meclis’in çıkardığı kanunlar Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden üstün olacak. Bak anayasanın tüm maddeleri herşeyin üstündedir. Parlamentonun çıkardığı kanunlar herşeyin üstündedir. Bir konuda parlamentonun çıkardığı kanun ile Cumhurbakaşkanı’nın çıkardığı kararname olamaz. Cumhurbaşkanı o konuda bir yasal düzenleme varsa zaten kararname çıkaramaz. Cumhurbaşkanı’nın yasamayı devre dışı bırakma ihtimali kesinlikle yoktur. Meclis’i Cumhurbaşkanına karşı güçlü denetim imkanlarıyla donatıyoruz.
Ana muhalefetin başındaki zat, Cumhurbaşkanı istediği zaman Meclis’i feshedebilir diyor. Yine yalan söylüyorsun. Belli şartlar altında Cumhurbaşkanı veya Meclis her ikisini kapsayacak şekilde erken seçime gidilebiliyor. Yani Cumhurbaşkanı Meclis’i seçime götürüp kendisi yerinde kalmıyor.”
Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER