AKP Hükümeti’nin, 14 Aralık soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılmadan önce Fethullah Gülen için “arka kapı” diplomasisini devreye soktuğu, ancak ABD yönetiminin, Gülen’in iadesi konusunda Ankara’ya olumlu mesaj vermediği öğrenildi.
Aydınlık Gazetesi’ne ulaşan bilgilere göre, 14 Aralık soruşturmasından önce, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı arasında yapılan ortak çalışmayla, Gülen’in iadesi konusu Cumhurbaşkanlığı’nda ayrıntılı olarak masaya yatırıldı. Her iki bakanlık da, Gülen’in iadesine ilişkin olasılıkları ortaya koydu.
EŞZAMANLI GİRİŞİMLER SONUÇSUZ
Yürütülen çalışmadan, Gülen’in iadesinin Türkiye ile ABD arasında “siyasi bir konu” olduğu, iki ülke arasındaki Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Yardım Anlaşması’nın içinde Gülen’in iade edilmemesine gerekçe olabilecek düzenlemeler bulunduğu değerlendirmesi yapıldı. Bu noktada, ABD ile “arka kapı” diplomasisi olarak adlandırılan, gayriresmi temaslarla Gülen’in iadesinin istenmesi kararlaştırıldı. Ayrıca siyasi olarak Türkiye’nin en üst düzeyde ABD yönetimine bu mesajı vermesi ve Kırmızı Bülten aracılığı ile adli yollarla sürecin işletilmesi için eşzamanlı girişimler başlatıldı. Edinilen bilgilere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen eylül ayında, İngiltere’deki NATO Zirvesi sırasında görüştüğü ABD Başkanı Obama’ya Gülen’in iadesi konusunu gündeme getirdi. Ardından Ankara gayriresmi olarak bir dizi girişimde bulundu. Ancak, Washington yönetiminden olumlu bir yanıt alamadı. ABD yönetiminin Ankara’ya, konunun adli yönü üzerinde değerlendirme yaptığı, siyasi olarak açık bir mesaj vermediği öğrenildi. AKP’nin çeşitli kanallar üzerinden ısrarla yürüttüğü “arka kapı” diplomasisi sonuç vermedi.
SON UMUT ‘İADE ANLAŞMASI’
Aydınlık’a bilgi veren kaynaklar, 2015 seçimleri öncesinde Türkiye’deki siyasi dengeler açısından ABD yönetiminin Gülen’in iadesine sıcak bakmadığını dile getirdi. Ancak, bu durum kamuoyundan gizli tutuldu. Gülen için Kırmızı Bülten çıkarılması ile konunun, kamuoyu gündeminde tutulmasına devam edildi.
Bunun üzerine AKP umudunu iki ülke arasındaki ‘Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Yardım Anlaşması’na bağladı. Ancak bu sözleşmeye göre bir suçlunun ABD’den Türkiye’ye veya Türkiye’den ABD’ye verilebilmesi için Gülen’in suçlandığı eylemlerin hem Türkiye’de hem de ABD’de suç olması gerekiyor. Süreç ise şöyle işliyor: İadesi istenen kişinin dosyasını önce ABD Dışişleri Bakanlığı inceliyor. Kişinin neyle suçlandığı, delillerin inandırıcı olup olmadığı, suçun ABD yasalarında da mevcut olup olmadığı inceleniyor. Politik suçlar iade kapsamına alınmıyor. Dosya daha sonra mahkemeye gidiyor. Yargı da kişinin iade edilebileceğine onay verdikten sonra son kararı Dışişleri Bakanı veriyor.
RİCCİARDONE DE DOĞRULAMIŞTI
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone de geçen hafta Gülen’in iadesi hakkında, “Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen için kendisine gelenlerin hiçbir suç unsuru gösteremediğini” belirterek “ABD, Hizmet Hareketi’ni hiçbir şekilde şiddetli bir silahlı örgüt olarak görmüyor. Nokta” demişti.