Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, “Bugünlerde ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı gibi konularda dünyanın gidişatını endişeli gözlerle izliyoruz. Bizler özellikle Avrupa’nın bu hastalığa kurban gitmemesi adına çabalıyor, Avrupalı dostlara bazı hatırlatmalarda bulunuyoruz” dedi.
Münih’teki STK istişare toplantısında konuşan Türkeş, “Umuyoruz ki milletlerin tarih boyunca büyük bedeller ödeyerek edindiği bu çok kültürlü yaşam, iç siyasette elde edilecek kazanımlar adına kurban edilmeyecektir” ifadesini kullandı.
Almanya’nın bu konuda tarihten edindiği acı tecrübeyi dikkate alacağına inandıklarını kaydeden Türkeş, ırkçılık akımına çözüm bulunması gerektiğini söyledi. Bir toplumun yaşadığı ülkeye katkı sunması ve o ülkede başarılı olması için eğitim, siyasal katılım, vatandaşlık ve aile hayatı gibi konularda desteklenmesinin önemine işaret eden Türkeş, bu ülkelerde yaşayan herkesin dil, din, ırk, cinsiyet ve renk ayrımı gözetmeksizin devlet tarafından eşit muameleye tabi tutulması, azami seviyede eşit imkan ve fırsatlarla donatılması gerektiğini vurguladı. Aksi yönde bir tutumun ülkeler için nelere mal olabileceğinin de farkında olduklarını belirten Türkeş, Almanya gibi yurt dışında büyük bir diasporaya sahip bir ülkenin, bu farkındalığı paylaştığına inandıklarını ifade etti.
Türkeş, Almanya’da yaşayan vatandaşların, İslam karşıtlığı ve Müslümanlara yönelik artan saldırılar, çifte vatandaşlığın iptali gibi Almanya’yı demokratik anlamda geriye götürecek siyasi söylemler, terör örgütü PKK ve FETÖ konusunda Almanya’nın fiili tutumu, Avrupa’daki vatandaşlar tarafından kurulan sivil toplum kuruluşları üzerinden oluşturulmaya çalışılan baskılar, dil eğitimi ve çifte dilli okullar konusunda sıkıntılar yaşadığını kaydetti. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düştüğünü dile getiren Türkeş, “Örneğin siyasal katılım. Kimi neden seçeceğimize kimse karışıyor mu? Örneğin çift dilli okullar. Ne kadar sayıda ailemiz bu okulları tercih ediyor? Türkçe eğitimi. Sizlerin inisiyatifiyle verilen bu eğitimlere çocuklarımızın ilgisi günden güne azalıyorsa burada, bizlere katılımı teşvik edecek çalışmalar yapma görevi düşmüyor mu? Peki ya gençlik daireleri meselesi. Müslüman bir toplum olarak daha fazlasını yapma görevini hepimiz eminim hissediyoruz” diye konuştu.
Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER