avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Vatikan’ın ‘gizli kardinali’ Fethullah Gülen

Papa, 1998’de Fetullah’ı kilisenin hizmetkarı yaptı. İşte o yazı.

Vatikan’ın ‘gizli kardinali’ Fethullah Gülen
A+
A-

Araştırmacı-gazeteci Aytunç Altındal’ın 1998 yılında kaleme aldığı Papalık, Kardinaller, ve Vatikan’in küresel ölçekte çalışma prensipleri hakkında bir yazı.

Aytunç Altındal’ın “Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri” kitabının 119-124’üncü sayfalarında aşağıdaki cümleler yer alıyor

PAPANIN “GIZLI” KARDİNALLERİ…

Üç yıl önce, 16 Nisan 1995’de Papa II. John Paul, St Peter Meydanı’nı dolduran 200.000 kişilik bir kalabalığa Paskalya mesajını okudu. Papa ilk kez bu Paskalya mesajında siyasal
haklar edinmek için silahlı mücadele veren örgütleri bizzat dile getirdi. Papa aynen şunları söyledi:

“Özellikle Kürtleri, Filistinlileri ve Latin Amerika’daki grupları siyasal haklar elde etmek için silahlı mücadele bulunmaya son vermeye çağırıyorum. Toplumda karşılıklı kabule ve saygıya dayalı kullanılabilir (eauitable) çözümün tek yolu vardır: Diyalog. Ben onları bir an önce diyalog başlatmaya çağırıyorum.”

Bu Papalık çağrısından sonra ilginç gelişmeler oldu. İlkin Belçika’da sonra da Almanya’da “Diyalog” grupları oluştu. Hemen ardından 1995 yılının Eylül ayında “PKK Diyalog istiyor” sesleri yükseltilmeye başlandı. Bunları “Türkiye Diyalogdan Kaçıyor” şeklindeki Batı
Basını’nın manipüle edilmiş haberleri izledi. Türkiye yeniden insan Hakları örgütlerinin boy hedefi haline getirildi.

Vatikan’ın ve onun bürokrasisinin Türkiye’deki siyasi gelişmelerle doğrudan ve açıklanmış iradeyle ilgilenişi işte bu 16 Nisan Paskalya konuşmasından sonra hız kazandı. Ne hikmetse bu dönemde o güne değin Diyalog sözcüğünü telaffuz bile edemeyen bazı çevreler birdenbire “Din” aşkına “Diyalog ve Hoşgörü” toplantıları düzenlemeye başladılar.

Papa’nın ne tür bir Diyalog çağrısı yaptığı ise Katolik Kilisesi tarafından yayınlanan resmi belge ve yayınlardan anlaşıldı. Katolik aleminde en ciddi ve en çok izlenen yayın organı olan THE CATHOLIC WORLD REPORT (ABD tarafından finanse ediliyor) Mayıs 1995 sayısında Türkiye’yi tek taraflı suçlayan bir haber yayınlandı (ss. 13-14). Haberde Amerikalı Cumhuriyetçi Senatör John Porter’ın “Türkiye’de Kürtlere Jenosit Uygulanıyor” şeklindeki
demeci verildikten sonra Müslüman Türklerin elindeki Ankara Hükümeti’nin başta Kürtlere, Aramilere, Ermenilere, Süryanilere ve Rumlara baskı yapmakta olduğu vurgulandı, (Aynı Senatör bilindiği üzere ABD’de Ermeni Soykırımı tezini savunur, iki ay önce eşiyle gelerek Türkiye’deki bazı Kürt liderleriyle görüşmüştü), Aynı dergi Haziran 1995 sayısında ise tam altı sayfalık bir yazıyla Türkiye’nin AB’ye girmesini engelleyeceğini duyurdu. Papanın Diyalog çağrısının böylece kasıtlı bir Anti-Türkiye kampanyasını seslendiren bir “Monolog” olduğu da anlaşıldı.

Rastlantı bu ya, 1995’den bu yana Türkiye’de Diyalogla yatıp Hoşgörüyle kalkanlar, ne hikmetse tıpkı Vatikan ağzıyla konuşarak Terörist bir örgütle Türkiye Cumhuriyeti’ni “Diyalog ve Hoşgörü” yutturmacasıyla, kendi deyimleriyle, “Diplomatik” görüşmelerde
bulunmak üzere, eşit taraflar olarak “Diyalog Masası’na oturtmaya uğraştılar. Hala da uğraşıyorlar…

Vatikan bu gelişmeleri nasıl değerlendirdi, bilinmez, Ama geçtiğimiz hafta Papa II. John Paul, sessiz sedasız bir atama yaptı. 21 Şubat 1998’de resmiyet kazanarak yürürlüğe giren bu atama
olayı ile Kardinaller Koleji’ne (Vatikan’ın Senatosu) 20 yeni Kardinal atandı. Böylece bu Papanın ölümünden sonra yapılacak olan seçimde oy kullanma hakkına sahip olan Kardinal sayısı 122’ye yükseltildi. (Gerçekte 166 Kardinal var. Bunlardan 80 yaşının üstündekiler oy kullanamıyorlar). Yeni Kardinallerden ikisi de Amerikalıydı. Bunlardan biri Türkiye’deki “Diyalog ve Hoşgörücüleri” yakından tanıyan Şikagolu Francis Kardinal George diğeri de eski Denver Başpiskoposu James Kardinal Stafford’du.
Ancak ilginç olan bu değildi. Papa II. John Paul neredeyse 100 yıldır uygulanmayan bir “Papalık Hakkını” da bu atamalarda kullanmıştı. Vatikan terminolojisinde “in pectore” diye
bilinen bu uygulamaya göre Papa 20 Kardinaline ek olarak iki de “in pectore” yani GIZLI Kardinal atamıştı. Söz konusu sözcük Latince “Kilisenin bağrına bastığı gizli evladı” anlamına
gelmektedir.

Diğer bir anlatımla “in pectore” ile yıllardır Vatikan’ın “gizli” hizmetinde çalışan ve/fakat KENDI ÜLKESINDE KIMLIĞINI GIZLEYEN BAŞKA DINE MENSUP iki kişi şu anda Vatikan’da Kardinal yapılmış bulunuyorlar. Papanın özel “Audiance=Görüşme” yapmasından
sonra Kardinalliğe getirmeye uygun gördüğü bu kişilerin kim oldukları şu anda Papa dahil sadece 7 kişi tarafından biliniyor. Geleneğe göre Papanın bu şahısların kimliklerini ölümünden önce açıklaması gerekiyor, yoksa bu kişilerin “in pectore” statüleri kimlikleri açıklanmadan sürecek.

Yıllardır Vatikan’ın isteklerini yerine getirerek “Gizli Katolik” olarak çalıştıkları ve bizzat Papanın dediğine göre gerçek kimliklerinin açıklanması halinde ihanetleri nedeniyle kendi
ülkelerinde ÖLDÜRÜLEBILECEKLERl ihtimali bulunan bu iki kişi acaba kimdir?

Bunlardan birinin Çin Halk Cumhuriyetindeki bir din adamı olduğu tahmin ediliyor. Diğeri de acaba Orta Doğu’dan Müslüman bir lider, kral ve/veya bir din adamı mıdır? Soğuk savaş yıllarında CIA hesabına çalıştığı bilinen Papa II. John Paul’un Vatikan’daki Mafyası OPUS DEI’nin Orta Doğu’da hangi liderlerle kol kola ve sermayesiyle iç içe olduğu biliniyor. Birkaç yıl içinde çok hazin bir “ALDANIŞ’la karşılaşmasınlar diye Orta Doğu’nun Müslümanları bu
soruyu kendilerine sorsalar iyi ederler, kanısındayım.

Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.