Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı Prof. Faruk Şen yazdı.
Ülkemizde yaşayan Süryaniler ataları Aramilerden oluşan özellikle Orta Doğu’da yaşayan bir Hristiyan halkıdır. M.S. 37-43 yılları arasında dini lider Petrus tarafından kurulmuş Antakya’ da kurulmuş kısa zamanda Orta Doğu’da yayılmıştır. Klise mensuplarının kullandığı dil İsa ‘nın konuştuğu süryanice olarak tanımlanır. Süryaniler Türkiyede Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Lozan anlaşmasıyla Türkiye ‘de azınlık olarak bilinen 3 din grubunun içinde yer alamamıştır. Lozan anlaşmasına göre Türkiye’ye 34 müttefik tarafından Musevi, Ermeni ve Rumların azınlık olarak tanınması dikte edilmiştir. Buna karşılık ülkede daha çok büyük bir azınlığı oluşturan Süryaniler konusunda herhangi bir atak yapılmamıştır. Bu Türkiye’ de yaşayan Süryanilerin bir çok açıdan dışlanmasını beraberinde getirmiştir. Süryaniler bu nedenle bir çok kere yer değiştirmek zorunda kalmışlardır. 1934 yılında Mardin’i terk etmek zorunda kalan Süryani Patriği Suriye’ye geçmiş burada önce Halep’te daha sonra 1963 yılından beri Suriye başkenti Şam ‘da yerleşmiştir.
Suriye’de durumlar kritik
Özellikle Suriye’deki son çatışmalar Süryanileri de huzursuz edilmiştir. El -Kaide gruplarının hedefi haline gelmiştir.Süryanilerin ilk Patriği olarak kabul edilen Petrus’tan bu güne kadar 121 Patriği başkanlık ettiği klisenin 122. Patriği Moran Mor Iğnatıyos dır. Süryanilerin dünyadaki nüfusuna baktığımız zaman bunun 20 milyonu aştığı görülmektedir. Bunların 4 milyonu Hindistan’da yaşamaktadır.
Bir Hristiyan azınlık olarak tanımlanmayan Süryanilerin en büyük kadersizlikleri 1982 anayasasıdır. 82 anayasasında Müslüman olmayan ve Lozan Antlaşmasın da azınlık olarak tanınmayan tüm kitlelerin din dersine katılmalarına yönelik madde ilk önceleri Süryanilerin din dersine katılmasını beraberinde getirmiş daha sonra bu uygulamadan dolayı gelen tepkilerden dolayı vazgeçilmiş bulunmaktadır. Türkiye’deki Süryaniler özellikle Mardin, Midyat, Diyarbakır,Adıyaman,Elazığ,İzmir,Antalya, İstanbul ve Adana ‘da yaşamaktadırlar. Süryaniler Türkiye sınırları içerisinde Kürtlerin Güney- Doğu’daki baskıları ve bölgeden kaçırma eylemleri nedeniyle ülkeyi terk etmiş ve Avrupa ülkelerine kaçmış bulunmaktadır. Bugün AB sınırları içerisinde 200 bin Süryanilerin yaşadığı bilinmektedir. 70 binlik bir Süryani grup da yaşamlarını Almanya’da sürdürmektedirler. Bu grup Ahlen, Güterloh bölgelerinde yaşamaktadırlar.
Süryanilerde Geri Dönüş Eğilimi
Türkiye’den dinsel baskıların yanında bölgedeki Kürt azınlığın Kürtlerin topraklarını ele geçirmesi nedeniyle yurtdışına kaçma gereğini duyan Süryanilerin, özellikle İsveç ve Almanya’da yaşadıkları bilinmektedir. Süryaniler çok çabuk yaşadıkları topluma uyum sağlamış, kiliselerini ve alt yapıtlarını kurmuş kişilerdir. Gayrimenkul ticaretinin yanında altın ticareti ile ilgilenen Süryaniler, çocuklarının eğitim düzeyini de ilgi göstermektedir. Baştan Alen olmak üzere Almanya’da yaşayan Süryaniler özellikle kuluplerinde ve dergilerinde Türk televizyonunu takip etmekte, Türkiye’deki gelişmeleri yakından incelemektedirler.
1.ve 2. Nesilde Türkiye Hasreti
Birinci ve ikinci nesil Süryanilerin Türkiye’ye bağlılıkları halen devam ederken, üçüncü ve dördüncü nesil Süryani gençlerinin yaşadıkları toplumla çok çabuk özleştikleri görülmektedir. Bu açıdan genelde Almanya’dan geri dönüşlerde 20-40 yaşları arasındaki grup ilk sırayı elde ederken, son zamanlarda Türkiye’ye özellikle Mardin ve Midyat’a dönen Süryanilerin özellikle birinci ve ikinci nesilden oluştukları ve içinde yaşadıkları bölgelerinde tekrar ev alıp yaşadıkları ve ticarete giriştikleri görülmektedir. Süryanilerdeki dönüş sayısını incelemek pek kolay değildir. Zira daha ziyade emekli olan bu Süryani kitle, Türkiye’ye dönüp bölgelerinde tekrar ev alır yahut eski evlerini tamir ederken yılın yarısını da tekrar İsveç veya Almanya’da geçirmektedirler. Süryanilerle son zamanlarda Almanya’daki Türk başkonsoloslukları da ilgilenmekte ve Süryanilerin Türk toplumuna tekrar kazandırılması için çalışmalar yapmaktadırlar.
Mor Gabriel Manastırı
Süryaniler ikinci Kudüs sayılan Mor Gabriel Manastırı arazilerinin tapusunu zamanın Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’ın 30 Eylül 2014’te açıkladığı demokratikleşme paketinin önemli maddelerinden biri olarak Mor Gabriel Manastırı ve vakfa ait 12 parselin iadesi sağlanmıştır. Toplamda 244 dönümlük arazinin tapusu, Mor Gabriel Manastırı adına tescil ettirilmiştir. Tapu belgeleri, Mor Gabriel Manastırı başkanı Kuryakos Ergün’e teslim edilmiştir.
Tarihi değeri olan Mor Gabriel Manastırı Mardin’in Midyat ilçesinde 1613 yılından önce inşa edilmiştir. Midyat 2008 yılında kadastro çalışmaları yapılırken, Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı köylerinin muhtarları Mor Gabriel Manastırı’nın köylülere ait 276 dönüm araziyi işgal ettiğini savunarak Hazine’ye başvurmuştur. Hazine ise, arazinin devlet mülkü olarak tescil edilmesini sağlamış buna karşılık hukuksal yaptırımlar ve Yargıtay genel kurulunun yerel mahkemenin kararını Mor Gabriel’in arazisinin hazineye ait olduğuna karar vermiştir.
Eski Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan 18 maddelik demokratikleşme paketinde yer alan Mor Gabriel arazinin iade edileceğine dair kararın ardından vakıflar meclisi 2014 Ekim ayında Mor Gabriel Manastırı ait 12 adet parselin vakfa iadesine karar vermiştir.
Vakıflar meclisinde azınlık vakıfların temsilcisi olarak, görev üstlenen Laki Vingaz ise tapuların tescili ile ilgili olarak ‘’ Nihayet Mor Gabriel’e ait 12 parselin, ait olduğu manastıra iadesi tapuların tahsisiyle tamamlandı. Bu iade manastırın korunması ve misyonunu özgürce yaşatabilmesine büyük katkı sağlayacaktır. Özellikle Süryani halkı için de olumlu etkileri olacaktır. Ait oldukları topraklarda çok daha rahat olacaklardır ve hatta Avrupa’dan geri dönüşler başlayacaktır’’ demiştir.
Prof. Faruk Şen
Avrupa Türk Gazetesi