Gazetemizin yazarı Özlem Kardeş Sancar yazdı.
Gündem o kadar hızlı değişiyor ki tam bir olay üzerine yazmaya başlayacakken birden daha önemli bir olay vuku buluyor. Diğer gelişmeleri ve haberleri takip ederken; aklımın bir köşesinde de söylemek istediklerim, anlatmak istediklerim cevabini merak ettiğim sorular asili duruyor. Ve nihayet bir aralık buldum..
Bu gün sizlerle paylaşmak istediğim konu; oyuncusu , antrenörü kısacası; camiasında bulunmaktan gurur duyduğum hak ettiği statüye sonunda kavuşmuş olan spor türlerinden biri kabul edilmesiyle ilginin yoğunlaştığı bir dal ! Satranç !
Her şey geçtiğimiz ay yayımlanan bir röportajın etkilerini, tepkilerini okurken dokunmatik telefon azizliğine uğramam ile başladı aslında. .. ve bu yazıyı yazma ihtiyacı doğurdu iyide oldu …
Bildiğiniz üzere 2012 yılında Türkiye Satranç Federasyonu’nda bir ilk gerçekleşti ve seçim yarışını açık ara önde bir hemcinsim kazandı. Böylelikle federasyon tarihinin ilk kadın başkanı Gülkız Tülay seçildi…
Aradan gecen zaman zarfında ufak tefek pürüzler çıksa da, herşey normal gidiyordu taaki malum röportajın yayınlandığı güne kadar …
Aman yarabbi kıyamet koptu…!
Nasıl bir bakış açısıymış bu … Satrancı ev kadınlığına kadar indirmekte neyin nesiymiş…5 günde antrenör mu olunurmuş ? Satranç para kazanma aracı olarak gösterilmiş… Bu kadar basitmiymiş herşey … daha taşları bilmiyormuş da nasıl başkan olmuşta… bir de satranç formunda özgürce* hakaretler yazan overlok meraklısı saygıdan görgüden nasibini almayı unutmuş zevat var ki yazdıkları akla zarar…
Evet eleştiri güzel şeydir; geliştirir, fark yaratır fakat dozunda ve adap ahlak bilinerek yapılırsa… Ki biz buna yapıcı eleştiri diyoruz, faydası olur zararından çok..
Şimdi bu veryansın sahiplerine sormak gerek ;
– TSF antrenörlük belgesini almak için gereken süre hep 5 gündü… bunu ifade edince mi sorun teşkil etti?
– Antrenörlük almak için en azından; oyunu, kurallarını, taşları, bilmek yani ilgilenmek gerekli ki 5 gün içinde alınan eğitimi uygulayabilmeli geliştirebilmeli… kademe atlayabilmeli….
Para kazanma kısmına gelince bu zaten var olan bir uygulama. Burada ifade edilenlerin hepsi federasyonda yıllardır var olan şeyler… Bunları daha fazla insana ulaştırıp toplumu bilgilendirmenin nesi kötü yahut yanlış ?
– Belli bir zekanın altında olanlar mi ev hanımı oluyor yani sizin anladığınız şekilde söylemek gerekirse af-edersiniz ama ev hanımı olunca geri-zekalı mı olunuyor? Kadınları bu şekilde aşagılayınca kendinizi daha zeki ve entelektüel mi hissediyorsunuz? (şayet böyleyse zeka ile problemi olan; dalga geçtiginizi sandıklarınız değil… Ve Joueuse filmini izlemenizi tavsiye ederim ! Temizlikçilik yapan sizin ev kadını kriterlerinizdeki birinden okkalı bir cevap almanız için)
Birde satranç öğrenmenin yaşı, statüsü, meslek kriterlerimi varda biz bilmiyoruz !
Ayrıca değinmek istediğim bir konu daha var ki önemli;
Gazete baskısında açısı değişen tahta için, taşları dizmeyi bilmiyor gibi söylemleri oldukça rahatsız edici ve talihsiz bulduk. İşin trajikomik yani ise Gülkız hanımın; bu yorumu yapmasını kendisine hiç yakıştıramadığımız kişinin kadrosunda uzun sure asbaşkanlık yapması. Taşları bile dizmeyi bilmediğini iddia ettiğiniz, her yazınızda çalışmalarını , işleyişini, kadrosunu kısacası yaptığı herşeyi yerden yere vurduğunuz birini niye asbaşkan yaptınız, seçimlerde niye desteklediniz (ki bu kendi söyleminiz’dir) şu anda yeteneğine başarısına güvendiğinizi söylediğiniz kişiler dururken neden tercihinizi Gülkız hanımdan yana kullandınız yahut bu kadar güçlü bir konumunuz vardı da niçin tekrar aday olmadınız ? Seçimleri kazanmak için sizin onayınıza, desteğinize muhtaç bir federasyonda liyakat özgür düşüce ve demokrasi nerde kaldı? Tüm bu isyanlarınızın sebebi kabul ettiğiniz kişiye, o zamanlar bu sonsuz güveniniz nereden geliyordu ? Madem bu derece yetersiz bulduğunuz biriydi de niye desteklediniz? Heba ettiler emeklerimi dediğiniz koca federasyonu niye avuçlarına bırakıp geri çekildiniz ? Kardeşim dediğiniz kişiye niye omuz vermediniz, çalışmalarında yön göstermediniz? Federasyona bu kadar bağlı biri olarak sizce de biraz tutarsız değil mi ? Bu tutarsızlıkları bir özür değiştirir mi?
Tüm bunların cevaplarını beklediğimizi iletip konumuza geri dönelim.
Olanlardan sonra Gülkız hanımla yaptığımız telefon görüşmesinde hukuki yollara başvuracağını dile getirirken; samimiyetini miller ötesinden hissetmekte zorluk çekmedim… Yani öyle kendisini mağdur göstermek için birilerini tutup yazdırmış tezlerinizi çöpe atın derim.. Tüm bu gelişmelerden oldukça rahatsız ve üzgün..
Bir kadın olarak hakkında bir iki kişinin yazdıklarının konumuna ve yaptığı işe değil de; direk kişiliğine, anneliğine hakaret içermesineydi tepkisi aslında. Kapımız herkese açık kimseyi federasyona gelmeyin diyerek dışlamadık, kimseye hiç bir konuda baskı yapmadık ! keşke dertlerini gelip bana anlatsalardı yüz-yüze medeni bir şekilde konuşmak yerine bu tarz basitliklere girmeseydiler diyor ve ekliyor; benim derdim eleştirilmek değil kullanılan üslup !
Gülkız hanımı sevmeyebilirsiniz, beğenmeye bilirsiniz, eleştirebilirsiniz ancak tavır bu şekilde olmamalıydı..
Bunları dile getirme sebebim; satranca gönül vermiş bir kadın, bir anne, bir antrenör olarak yaşananların beni derinden üzmesi’dir . Toplumsal olarak süreklilik arz eden kadına karşı ayrımcılık, olumsuz bakış açısı, edindiği konumu ve kazandığı başarıları kendi başına yapmış olmasının mümkün olmadığı; hep bir erkek desteğine ihtiyaç duyduğu algısının yaratılması haklı olarak tepkiselliğimize neden oluyor.
Kadın ne kadar başarılı, ne kadar güçlü ise o kadar hedef oluyor … ve bu tarz yaklaşımları her alanda görmeye duymaya alışsakta Satranç gibi zeka, öngörü, doğru düşünme ve stratejik karar vermeyi gerektiren bir spor dalına gönül vermiş emek vermişlere yakışmıyor…!
Daha düzeyli ve aydınlık günlere ulaşmak bizim elimizde..
Sevgi ve Umutla kalın..
Özlem Kardeş Sancar – Avrupa Türk Gazetesi yazarı
Avrupa Türk Gazetesi © GAZETEMİZİN YAZARI
Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Kadın Kolları Başkanı – Satranç Antrenörü / Eğitimci