avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
34,4656
EURO
36,3833
ALTIN
2.960,69
BIST
9.288,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Soft power

Soft power
27.01.2015
A+
A-

Dünya,satranç tahtası! Her ülke kendi hamlesini yapıyor! Değişen hız ve bilgi alış-verişi artık hiçbir ülkeye tek başına dünyaya hakim olma şansı vermiyor! Zaten Amerika da uzun zamandır bunu konuşuyor, tartışıyordu! Hillary Clinton, Dışişleri Bakanı’yken yaptığı açıklamada “ABD, acil sorunları tek başına çözemez ama geri kalan ülkeler de bunları ABD olmadan çözemez. Bu yüzden ‘akıllı güç’ diye tanımlanmış gücü kullanmalı, elimizde bulunan güç türlerinin tümünü devreye sokmalıyız” diyordu!
Eski Savunma Bakanı Robert Gates de “Diplomasi ve iletişim gibi silahları daha iyi kullanan YUMUŞAK GÜÇ ile yolumuza devam etmeliyiz!” diyerek yaşadıklarını özetliyordu!
İki isim de Joseph Samuel Nye‘dan etkilenmişti! Nye, hocaların hocasıydı! Amerikan devletine resmen ayar veren isimlerdendi! Nye, hangi yollardan sonuca ulaşılabileceğini açık açık yazıp “Herşeyi askeri güçle çözemezsiniz!” diye uyaran kişiydi!
Özellikle Obama geldikten sonra Amerikan askeri Afganistan ve Irak gibi bazı yerlerden çekildi! Yeni dönem bunu gerektiriyordu! Çünkü Pentagon asker kullandıkça dünyada ve özellikle Müslüman coğrafyasında AMERİKAN karşıtlığı tavan yapıyordu! Oysa Amerika kendi bekası için Müslüman dünya ile çok ama çok iyi geçinmek zorundaydı! Asker sokarak olmuyordu!
İngiltere 1700’lerde Amerika kıtasındaki KOLONİLERİNİ kaybettiği zaman herkes “Tamam Kraliyet ailesinin sonu geldi! Kendileri de ülkeyle birlikte batacaklar!” kehanetinde bulunmuştu!
Kendi yöneticileri bile “Danimarka ya da Sardunya gibi etkisiz bir piyona dönüşeceğiz” demişti. Ancak sonraki yıllarda meydana gelen SANAYİ DEVRİMİ İngiltere’nin sonunu değil bir 100 yıl daha yükselişini getirdi!
Roma İmparatorluğu da böyle!
Yıllarca dünyayı titreten bir imparatorluk kendisinden daha büyük bir güç tarafından değil, aralıksız saldıran “BARBARLARDAN” aldığı darbelerin sonucunda yıkılıyordu!
1500’lerde İspanya gücünü sahip olduğu sömürgelerden ve asker çıkardığı yerlerden topladığı ALTINLARDAN alıyordu! İspanya, altını Avrupa’ya yağdırırken Osmanlı en güçlü döneminde devalüasyonlarla sarsılıyordu! Çöküş başlamış ancak gören olmuyordu! 1700’lerde Hollanda ticaret ve finans işinde çağ atladığı için dev oluveriyordu!
1800’lere ise Fransa damgasını vuruyordu!
Kalabalık nüfusu ve güçlü ordusu son sözü söylüyordu! 1900’lerde ise İngiltere sanayi devriminin avantajları ve denizlerdeki hakimiyeti ile gücü simgeliyordu!
Belki geçmişte GÜÇLÜ ORDU her şeye yetiyordu!
Ama bugünün dünyasındaki HIZ gücü başka alanlara kaydırıyordu! Çağ, bilgi ve iletişim çağıydı! Özellikle Amerika buna göre plan yapıyordu! “Nasıl büyük kalınır?” sorusuna cevap arıyordu! İNTERNET çağında bireylerin ve grupların devletler kadar etkili olabileceği ortaya çıkmıştı!
11 Eylül saldırılarında (CIA yapsa da) ölen Amerikalılar’ın sayısı Japonlar’ın Pearl Harbor baskınında öldürdükleri Amerikan askerlerinden daha fazlaydı!
Yani SAVAŞ ÖZELLEŞMİŞTİ! Gayri Safi Milli Hasıla artık her şeyi anlatmaya yetmiyordu! Başka güçleri de hesaba katmak durumundaydık…
Tüm bunları Joseph Samuel Nye söylüyordu!
Nye, gücün tanımıyla da oynuyordu!
Stalin, PAPALIĞIN gücünü aşağılamak amacıyla “Kaç tümeniniz var ki?” diye sormuştu! Aradan 50 yıl geçince Stalin ve imparatorluğu çöktü ancak VATİKAN dimdik ayaktaydı! Bu örneği veren DERİN HOCA “Güç üç kattan oluşur” diyordu: İlk katta tek kutuplu askeri güç. İkinci katta Amerika, Avrupa, Çin ve Japonya’dan oluşan ekonomik eksen. En altta isedevlet kontrolü dışında uluslararası ilişkiler diyarı…
Devlet kontrolü dışındaki oyuncular arasında tek işlemle, bazı ülkelerin ulusal bütçelerinden büyük meblağları oradan oraya transfer etme yeteneğine sahip bankalar, silâh ticareti yapan teröristler ve siber-güvenliği tehdit eden bilgisayar korsanları bulunmaktaydı…
Dünya işte bu ikinci ve üçüncü KAT arasında sıkıştı! OYUN burada!
Türkiye’yi de içine alan SAVAŞIN sınırları bu! Açalım biraz! İngiltere gücünü Amerika’ya devrederken, kolonilerinden çekilirken tepki vermedi! Kendi gücünü Amerika içinde bıraktığı için sessiz kaldı! Ancak Almanya sanayide öne çıktığı için, İngiltere’yi solladığı için, İKİ DÜNYA SAVAŞI çıktı! Şimdiki tehlike de ÇİN! Amerika bütün kurumlarıyla buna çare arıyor! Tek başına ÇİN’i durduramayacağını biliyor! Şu an dünya ASYA’nın geri dönüşünü izliyor!
1750’de dünya nüfusunun ve üretiminin yarıdan fazlası Asya’daydı. Sanayi Devrimi’nden sonra, 1900’lere gelindiğinde, bu oran beşte bire indi.
Öyle görünüyor ki 2030-2050’ye doğru Asya, tarihteki rolünü yeniden elde edecekti! Tabii bu rol geri dönerken hem bölge, hem de dünyanın ÖNEMLİ noktaları karışacaktı!
Çünkü DEVLET DIŞI oyuncular arasında rol alan BARONLAR, Çin’i el altından büyüten güçtü! EN güçlü BANKACILIK sisteminin sahibi olan Rothschildler, Avrupa’da olduğu gibi Çin’de de çok güçlüydü! Amerika’nın geleceğine kafa yoranlar kendilerinin devlet dışı güçler tarafından yara alabileceğini hatta çökertilebileceğini hesap ediyordu!
Bunun için de rakip Çin’i ve arkasındaki gücü sınırlamak için SAVAŞI ÖZELLEŞTİRİYORDU!
IŞID, El Kaide, Paralel, Boko Haram
gibi figürler ortaya çıkıp devletlerin açık açık yapamayacağı işlere soyunuyordu!
Tabii hepsi üst aklın kontrolündeydi!
Müslüman dünyası BARONLAR ile Amerika arasında bölünmüştü!
Amerika içinde bile iki parça vardı!
Orada da BARONLARIN sonuç aldığı girişimler oluyordu! Ama genelde KIRILMA ve BÖLÜNME Müslüman coğrafyasındaydı! Avrupa’nın iki dünya savaşından sonra girdiği topraklardan çıkmak istememesi, Amerika’nın da buralara inmeden maçı kazanamayacağını bilmesi işi karmaşık hale getiriyor ve herkesi bir tarafa savuruyordu!
Aslında kavga Amerika ile Avrupa arasındaydı! Avrupa’nın hemen arkasında da Çin vardı! Uzak olduğu için biz bunu göremesek de gerçek buydu!
Ferguson olaylarında Fransa gizli servisinin olayları kaşıması ve Amerikan polislerinin başına sıkması ile Charlie Hebdo baskını üçüncü katmandaki KİŞİLERİ, ÖRGÜTLERİ ÖNE ÇIKARTAN operasyonlardı!
Amerika YUMUŞAK ve AKILLI gücü bir arada kullanıyordu! Bazen BARIŞ dolu mesajları verenleri ileri sürüyor, bazen bunların yanına askeri ve istihbari güçleri de ekliyordu! Karşı taraf da aynısını yapıyordu!
Bu arada Ankara kendisinden beklenmeyen bir hamle ile hesapları alt üst ediyordu! Erdoğan, bizi zirveye taşıyacak olan YUMUŞAK GÜCÜmüzü kullanıyordu!
Müslümanlıkla hiç kimsenin hesap edemediği bir alana hükmediyordu!
Amerikan DERİN DEVLETİNİN HOCASI olan NY E‘in bile hayal edemediğini Ankara yapıyordu!
İmparatorluk canlanıyor, hatta şahlanıyordu! Tek yapılan da kim olduğumuzu hatırlamaktı!
Durum böyle olunca Washington’un hesap etmediği kavgaya TÜRKİYE de katılıyordu! Oysa onlar kendi YUMUŞAKLARI olan PARALEL ile Ankara’yı kontrol etmek istemişti!
Şimdi planlar bozuldu! Kartlar yeniden karıldı! Her iki taraf da TÜRKİYE olmadan bir adım atamazdı! Her iki kanat yani “Amerika ile yakın olmak ya da BARONLARLA çalışmak”, Türkiye’de olduğu gibi AK PARTİ içinde de vardı!
Büyük savaş, küçük oyuncular ve para üzerinden yapılacaktı!
Türkiye de bu savaşın meydanı olacaktı! Ankara’nın tarafı kazansa da savaş burada olacaktı! Zaten güçler çoktan toplanmaya başlanmıştı bile!

NOT: Amerika kişilerden ve para hareketlerinden korktuğu için NSA’e yol verdi! Dünyadaki herkesin kayıtlarının bulunduğu servis 6000 çok akıllı analizci ile bilgi depolamaya devam ediyor! Yani herkes tek başına bir güç! Bu da çağın kuralı! Kimse dinlendiği için ürkmesin! Aksine rahat olun! Vay dinleyenin haline!

Ergün Diler – Takvim

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
ETİKETLER: ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.