22 Kasım’da De Volkskrant’a söyleşi veren Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, partiden atılma sürecinin nasıl geliştiğini şimdiye kadar açıklanmadık ayrıntılı ve ilginç bilgiler vererek anlattılar. De Volkskrant’ta yer alan söyleşide şimdiye kadar su yüzüne çıkmamış parti içi kavgaların arka planını yansıtan gerçekleri Hollanda kamuoyuyla paylaştılar.
“Imzala-Imzala-Imzala! Buraya! Hemen yap hadi! Hemen imzala! Size daha büyük portföy, parti içerisinde daha iyi bir konum vereceğiz!” bu sözler Sosyal-Demokrat işçi Partisi (Pvda) Lideri Diederik Samsom’a ait. 48 saat boyunca yapılan bu tür baskılar sonucunda Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, Pvda’nın istediği dokümanı imzalamayınca partiden ihraç edildiler. Kuzu ve Öztürk: “Bakan Lodewijk Asscher’a sorgusuz sualsiz desteğimizi açıklamamız istendi, yoksa bunun hem partiye hem de bakana zarar vereceği söylendi”.
“Samsom’un yerine Asscher’ı getirecekler” Parti içerisinde Bakan Lodewijk Asscher’ın, Parti Lideri Diederik Samsom’un yerine ne zaman geçeceğinin şimdiden tartışıldığını söyleyen ikili, “Bundan Samson’un haberi bile yok” dediler.
Tunahan Kuzu kendisinin ‘Büyük bir yetenek potansiyeli olarak milletvekili listesine girdiğini ve partinin yeni Nebahat Albayrak olacağı’ için seçildiğini söyledi. Üstelik milletvekili olmasından itibaren daha az kazanmaya başladığını da sözlerine ekledi: “O zamanlar bizi iyi görenler şimdilerde bize canavar muamelesi yapıyor“ dedi.
Kuzu: “Samsom parti lideri olarak kendi statüsünü korumak için ‘sorun çıkaran milletvekillerini‘ köşeye sıkıştırmak istedi. Bizleri ayağına çağırdığını basına sızdırmıştı bile ve “Bu dokümanı imzalamanız lazım, yoksa sizi partiden atarım” dedi. Bunun üzerine “Buna yetkin yok, parti kurulunun kararı ancak yapabilir onu” dediğimde iyice küplere bindi” ifadesini kullandı.
Parti içinde 3 ayrı grubun olduğunu belirten Kuzu: “Martijn van Dam’ın öncülüğündeki ‘partiden ihraç edilsinler’ grubu, ‘imzalayın da bitsin bu iş’ diyenler bir de ‘arayı bulalım sorun çıkmasın’ diyen üçüncü grup.
TC Lahey Din İşleri Müşaviri ve HDV Başkanı Mustafa Ünver’in tweeti gündem oluştu. HDV Vakfı Başkanı Mustafa Ünver’in attığı tweet üzerine Tunahan Kuzu: “Biz ondan öyle bir şey yapmasını istemedik. Ona kalırsa Wilders da “Bunları acilen Türkiye’ye gönderin” dedi, ona hiç kimse ses çıkarmadı” dedi.
‘Marcouch bu işleri çaktırmadan, gizlice yapmak lazım’ derdi. Selçuk Öztürk ise Ahmed Marcouch’a söylediği ‘Allah belanı versin’ sözlerinin ise milletvekillerinden onlarca kez ‘Godverdomme’ (Allah belanı versın) duyduktan sonra söylediğini belirtiyor.
Öztürk: “Marcouch’la çok kişisel görüşmelerimiz oldu. Yemeğe genelde beraber çıkardık. Çizgimiz birbirine çok yakındı, o da benim gibi düşünüyordu. Akşamları beni istasyona götürürdü. Müslümanlarla alakalı konularda “Bunları çaktırmadan, belli etmeden gizlice yapmak lazım, öyle ulu orta değil” derdi. Ama Marcouch’un bir düğmesi var, parti tarafından o düğmeye basıldığında, anında Marcouch Bakan Asscher’ı övmeye başlar.” açıklamasında bulundu.
Avrupa Türk Gazetesi