Kamuoyuna duyuru; karakter ve cibilliyet meselesi

Bunun üzerine kamuoyuna aşağıdaki duyuruyu yapma ihtiyacı hasıl olmuştur:

İlk olarak 2 Nisan 2016 tarihinde Avrupa Türkmen Gazetesi’nde, bir STK başkanının bir web sitesinde yaptığı açıklama hiç değiştirilmeden kaynak gösterilip alıntılanarak ‘ilgili STK başkanının CPD’yi teşhir ettiği’nden bahisle başarılı denebilecek bir habere imza atmıştır. Bunu takip eden süreçte ilgili kişinin açıklamalarının peşine düşen ve tam olarak neyi kast ettiğini anlamak üzere AVRUPA TÜRK GAZETESİ, açıklamasının ilk yayınlandığı web sitesini kaynak göstererek ilgili STK başkanının açıklamasını hiç değiştirip bozmadan aynen alıntılamış ve altına analizini araştırmacı-gazeteciliğin gereği olarak 7 Nisan 2016’da ses getiren bir başlıkla yayınlayarak, konu’nun nereden kaynaklandığını haberinde yazmış, sorumlu yayıncılığın gereği olarak kamuoyuna çok sesli ve ciddi bir demokratik tartışma iklimin oluşmasına neden olmuştur. Toplumumuzca çok beğenilen AVRUPA TÜRK GAZETESİ‘nin bu haberi de yine Avrupa Türkmen Gazetesi tarafından değiştirilmeden aynı tarihte kullanıldığı gözlenmiştir.

Tüm bu haberlerde; STK, diaspora, lobicilik ve Hollanda Türkleri olguları işlenerek, Türk milletine tehdit oluşturan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve PKK terör örgütü’nün bu kapsamdaki faaliyetleri ve bu somut tehditler karşısında yetersizliğiyle ortaya çıkan, Hollanda Türklerini birleştirme iddiasındaki CPD’nin (Centre for Public Debate – Sivil Tartışmalar Merkezi) içinde olduğu durum irdelenmiştir. Bu minvalde yapılan eleştiri ve değerlendirmeler, daha önce CPD’yi kendisi açıkça eleştiren STK başkanı ilgili şahsiyeti ilişkilerinden midir nedir nedense rahatsız etmiştir.

Söz konusu açıklamaları habere taşınan STK başkanı şahsiyetin; Anayasa’nın gereği olan çok sesli demokratik ortamda ortaya çıkan fikir, analiz, yorum ve değerlendirmelere karşı tahammülsüzlüğü, edebiyatta adına ‘küfürname’ denilen türden ilgili şahsiyetin yayınladığı sözde yazıyla Hollanda Türk tarihinin karanlık sayfasına kendisi mıhlanmıştır. “Genel Başkanımızın kaleminden” denilerek iftirayla karışık bir dille, edepli insanların ağza alamayacakları küfürleri ederek kaleme aldığı zehir akan yazısıyla; seviyesi iyice beliren şahsiyetin ahlaksızca tek taraflı kamuoyu oluşturma gayreti etkisizliğini kısa süre içinde göstermiştir. Bu şahsiyetin imalarla Gazetemizi hedef alan çıkışı, Gazetemize ulaşan tehdit ve küfür içerikli ileti ile anlaşılmıştır, yargı yolu açıkken bu türden terbiyesizce yollarla tevessül etmesi seviyesinin ne olduğunu göstermesi bakımından önemli olmuştur.

AVRUPA TÜRK GAZETESİ çok şükür bir defa dahi tekzibe muhatap olmamıştır; aksine güçlü yayıncılık politikasıyla, Avrupa’da Türk düşmanlığı ve her türlü diğer ırkçılığa karşı çıkarak, başı dik bir şekilde demokrasinin içselleşmesine ve Türk toplumunun güçlenmesine katkı sağlamıştır.

Unutmayalım ki; kurumların arkasına saklanarak edilen tehditler, küfürler ve iftiralar gün gelir makam altından kayıp gittiğinde daha farklı bir ağırlıkla sahibini bulur. Meşveret ve istişare kültüründen yoksun şahsiyetin ağzına doladığı siyasi akımı bu üslupla temsil etmeye kalkması şüphesiz ilgili siyasi akımın da fazlasıyla zararına olmuştur, olacaktır. Gazete olarak şahsiyetin adını özellikle vermiyoruz çünkü o da vermiyor, çünkü bizim yayın grubu olarak şahsiyetle onun arzuladığı gibi hiç bir hesabımız yoktur, ancak şunun çok net olarak bilinmesi gerek; ‘maganda ağzı’ ile medya’ya yön verme düşüncesiyle yaptığın şu hareketlerle ancak kendi seviyesizliğini ispatladın. Halkın gerçekleri öğrenme hakkını sağmak için tüm fedakarlıkları terör örgütlerinin hedefi olmak pahasına milletimizin teveccühünü almaya devan eden AVRUPA TÜRK GAZETESİ, eleştiri bile sayılmayan analiz ve değerlendirmeler karşısında dahi örnekte olduğu gibi şahsiyetin sergilediği tahammülsüzlük Üstad Necip Fazıl’ın deyimiyle ‘çukur seviyesizliği’ne ulaştığını açıkça göstermiş ve “Edep yahu!” dedirtmiştir. Beliren, ‘iftira, tehdit ve küfürlerle bezeli entelektüel kapasite’ye karşı Gazete olarak yarışmamız ve laf yetiştirmeye çalışmamız abesle iştigal ve çukur seviyesinde debelenme olacağından, olguyu bu şekilde yalnızca bilimsel açıdan irdelemiş oluyoruz.

Özellikle de AVRUPA TÜRK GAZETESİ‘ne katkı sunan, tüm zorluklara rağmen, kadromuzda bulunan Türk aydın ve yazarın görev aldıkları sivil toplum kuruluşları üzerinden kendince “cemiyet” ve “federasyon” şeklinde tarifler yaparak, bu kişi/kişilere bu şekilde attığı iftiralar ve ettiği küfürler üzerinden, Gazetemize kurmaya yeltendiği baskıyla kendince Gazetemizin yayın politikasını yönlendirmeye kalktığı çok açıktır.

“Toplumu germeyin” diyerek kendisine “eleştirilemez zırhı”nı giydirip ardından da bu zırhın arkasına saklanarak siyasi görüntüyle ettiği küfürlerle istediği medyayı ve bireyi hedef almaktadır. Bu şekilde siyasi dayanak yaratıp, siyasal görünümle şiddete meşruiyet yaratan şahsın savurduğu tehditleri eyleme geçirecek lömpen insan aradığı bir tehdit olarak ortada canlılığını korumaktadır.

Korkan alçak olsun, milli irade’nin sesi olan ve ecdadının kutlu mirasını Avrupa’ya taşıyarak omuzlarında yükseltmeye yemin etmiş AVRUPA TÜRK GAZETESİ tüm aydın ve yazar kadrosuyla “Hodri Meydan!” diyor.

Yine aynı şahısın; ezelden beri yürüttüğünü öğrendiğimiz iftiralarına yenilerini ekleyerek, Türk aydın ve yazarları görev aldıkları kurumları üzerinden adres gösterip kendince itibarsızlaştırmaya kalkması; kendince ‘Türk töresi’ adını koyduğu ve görüleceği üzere taşıdığı ‘maganda kültürü’nü; yarı siyasi dille yarı entelektüel görünümle karıştırıp gizlemeye çalışarak ortaya koymuştur. Seviye de dibe vurduğu ruh halinden anlaşılan, isim vermeden ancak deşifre edeceği tehditlerini savurduğu küfürlerle biçimlendiren ahlak yoksunu şahsın sergilediği eylem biçimi, ‘hukukun duvarına çarpmama özen ve uzmanlığı’nı da taşımaktadır, göstermiştir.

Gazetemizi bağlayan tek gerçek hukuktur; şahsiyetlerin beğenmedikleri haberleri itibarsızlaştırmak maksadıyla, Avrupa’da tüm zorluklar içinde yetişen Gazetemizin yazarı Türk aydınlarına ahlaksız saldırılar yapıp onlara küfür edip kendince baskı altına amaya yeltenen, kendilerini tatmin etme duygusu, kişisel hırs ve kaprisleri asla değildir.

AVRUPA TÜRK GAZETESİ yayın politikasında yalnızca halkın gerçekleri öğrenme hakkını gözetir ve bu çerçevede, bahse konu şahsiyet gibi STK görevlisi olan konumdakiler için hukukun ‘toplumsal sorumluluk sahibi birey’ olarak tarif ettiği kişi ve kurumların eleştirilmesi olgusunu, ‘kamu yararı’nın, çok sesli toplumun ve demokratik ortamın en öncelikli gereği olarak görmektedir. Ayrıca tekzip hakkını kullanmadan tehditler, küfürler ve iftiralar savurmakta ayrı bir edep yoksunluğunun dışa vurumudur.

Özür beklentimizi mahfuz tutmak kaydıyla, her zamanki gibi daha iyi ve olgun bir dikkatle davranılarak yayıncı ve gazetecilere reva görülmemesi gereken bu muamelenin nedenleri daha iyi irdelenecek, hukuki tahkikata konu somut olguların belirtileriyle ortaya çıkmasını özenle bekleyecek ve karşı gerekli önlemlerin alınmasına hız verilecektir. Ayrıca ilgili şahsiyeti, enerjisini AVRUPA TÜRK GAZETESİ‘ne karşı harcayacağına; Türk toplumuna, şahsı ve başında bulunduğu STK hakkında ağza alınmaz Hollandaca yayınlar yapan D..rbr..k adlı yayına karşı enerjisini harcamaya davet ediyoruz, belki bu şekilde Türk toplumu bu şahsiyetin az da olsa siyasal açıdan hayrını görmüş olacaktır.

HDP uzantısı ırkçı PKK terör örgütü ile Pensilvanya merkezli FETÖ gibi terörist örgütlerin ve Avrupa’daki Türk varlığının iyiliğini istemeyen odakların daima hedefinde olmuş olan AVRUPA TÜRK GAZETESİ birlik ve dayanışma içinde tüm gazeteci kadrosuyla cesur, ilkeli ve dürüst yayın çizgisini onurlu bir şekilde demokratik hukuk kuralları içinde sürdürmeye devam edecektir.

Rauf Çetindağ
Avrupa Türk Gazetesi adına Genel Yayın Yönetmeni

NOT: Yukarıdaki metine muhatap olan, ‘STK başkanı’, ‘ilgili’ ve ‘şahsiyet’ olarak tarif edilerek metinde adı özenle kullanılmayan kişi, AVRUPA TÜRK GAZETESİ‘nin hiç bir çalışanı tarafından bizzat tanınmamaktadır. Kendisiyle alıp-veremediğimiz hiçbir şey olmadığı gibi, polemik veya şahsi kavga görüntüsü vermemek ve şahsiyetin ekmeğine yağ sürmemek için şahsiyetin adı bu metinde özellikle kullanılmamıştır.