avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
35,3259
EURO
36,7155
ALTIN
2.953,99
BIST
9.889,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Kadın değişirse, dünya değişir

Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı, eğitimci-gazeteci Özlem Kardeş Sancar gündeme dair yazdı.

Kadın değişirse, dünya değişir

“Ve şimdi ne istediğine karar verme vakti.
Ey kahraman Türk kadını, Yerlerde sürüklenmek mi ?
Omuzlar üzerinde göklere yükselmek mi ?
Seçim senin!”

İnsanlık, kadına yönelik davranış geçmişinde hiç de temiz sayfalara sahip değildir. Bu kirli sayfaların çoğuna sahip olanlar ise maalesef hep azgelişmiş ülkelerdir.

Azgelişmiş ülkelerde kadın, erkeğe bağlı olmak, bir eşya gibi para ile alınıp satılmak, hor görülmek, “saçı uzun aklı kısa” kabul edilmek, toplumsal statüsü hatta ölümü ile bile erkekten aşağı sayılmak durumundadır. Toplumsal cinsiyetçi beyan ve tavırlar, çoğunlukla, erkeklerin kadınlar üzerinde kurduğu örtülü veya açık baskının bir aracı olarak iş görür ki en acısı bazen de kadınların, baskıyı kendi kendilerine (bilinçsiz olarak) benimsemeleri,baskı oluşturan söylemi kendi ağızlarından yeniden ürettikleri durumlar büyük ölçüde kendileri üzerinde baskı kuran erkeklikle bağlantılı toplumsal duruma karşı çıkması, gerekirken, ne acıdır ki tam tersi hedefe yardımcı olur.

Bu tavra meşruiyet kazandırmak için yol ve yöntemler içinde en yaygın olanı ise ”kültürel görecilik” kavramıdır.
Yani ”bizim dinimiz, geleneklerimiz böyle…”

Fakat kültürel göreciligi kullananların görmezden geldiği şey, bu iddanin kullanılmasının ikincilleştirmeyi, ayrımcılığı ve kısıtlamayı ortadan kaldırmadığıdır.Bir coğrafyanın,bir toplumunun cinsel ayrımcılığı içselleştirmiş olmasının eleştirilmesi ve düzeltilmeye çalışmasının önüne din veya gelenek koymak ancak bu tavrı sağlamlaştırmaya yarar.

Bu tavırdaki ülkelerde kadının ekonomik, sosyal- siyasal hakları ve özgürlükler kazanmasını sağlayacak ilk adım olan eğitimi almalarına pek olanak sağlanmaz. Devlet bu konuda olanak sağlasa bile, kız çocuklar aile engelini aşamazlar. Aynı zamanda okuyan kız çocuklarına, toplumda, ahlaki açıdan kötü gözle bakar. Bu durum, onların ekonomik, sosyal ve siyasal haklar elde etmelerinin temeldeki engelini oluşturur. Azgelişmiş ülkelerde kadının eğitilmemesi, tarım dışı sektörlerde çalışmasına izin verilmemesi; hem bunların zeki ve yetenekli olanlarının bir beyin gücü israfı, hem de üretken işgücü israfı biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, aynı zamanda azgelişmiş ülkelerin geri kalmışlıklarının bir nedeni olarak görülmektedir.

Kadın statüsünün bütün sorunlarla organik bir bağı vardır.Hala ısrarla toplumun belli büyük bir kesiminin görmemekte direttiği, kabullenmedigi bir gerçek var ki oda ,dünyadaki Türk ve müslüman düşmanlığının kuramsal yapısının içeriği olarak bize dayatilan hep müslüman kadının toplumsal statüsüdür.

Müslüman kadınlar toplum icerinsindeki yerini erkeklerle aynı seviyeye getirmedikleri müddetçe; başta onlara mensup kadınlar olmak üzere ;başka toplumlar bizi hep kendilerinden aşağı gorecektirler… Kadının toplumsal yerini göz ardı eden ,onları kölelestiren metalastiran zihniyetlerin ülkelerine bir bakın hepsi istisnasız sömürge olmuşlardır ve yolunu bu yöne çeviren tüm toplumlar ülkelerde sömürü olmaya mahkumdurlar.
Ornekleyelim mi ?

Mesela ;
Iraklı bir kadın, pasaport almak isterse eğer erkek bir yakınının izin verdiğine dair belge götürmesi gerekmektedir.

Suudi Arabistan’da kadınların araba kullanması yasalar ile yasaklanmıştır. Bu ülkede tecavüz ve cinsel saldırı ‘zina’ sayılabilir

Yemen’de kızların sadece %53’ü ilkokula gönderilmektedir. Kadınların binde 2’si, doğum sırasında hayatını kaybetmektedir.
Sudan’da kızlar için yasal evlenme yaşı 10’dur. Ortalama olarak her 30 kadından 1’i hamilelik sırasında hayatını kaybetmektedir..

Lübnan yasalarına göre tecavüz eden kişi, tecavüze uğrayan kadınla evlenme hakkına sahip olmaktadır.

Filistin’de kadınların okuma yazma oranı %92.6’yken, sadece %17’si istihadam edilmektedir. Kadınlar için evlenme yaşı, Batı Şeria’da 15, Gazze Şeridi’nde de 17’dir.

İç savaştan aşırı zarar gören Somali’de, 2012 yılında dünyanın doğum sırasında en yüksek kadın ölüm oranı yaşanmıştır. Bu oran %1.2’dir. Ayrıca hazırlanan bir rapora göre, Somali’deki kamplarda 1200 kadın tecavüze uğramıştır.

Cibutide kadınların %93’ü kadın sünnetine maruz kalmaktadır.

Bahreyn’de kadınların %33’ü aile içi şiddete maruz kalmaktadır. Bir kadının tanıklığı, yarım adamın tanıklığına eşittir. Bu da demek oluyor ki, 2 kadın, 1 erkeğin tanıklığına eşittir.
Mauritius’da kadınların sadece %9’u doğum kontrolünden haberdardır. 1 aylık bebekken %69’u kadın sünnetine maruz kalmaktadır.

Fas ceza kanunu kadınların kocalarını terk etmelerini yasaklamıştır. 15-49 yaş arası kadınların %44’ü okuma yazma bilmemektedir. Ülkedeki evliliklerin %10’unda 18 yaşından küçük kızlar evlenmiştir.

Tunus’da kadınlar aynı işte çalıştığı erkeğe göre, %33 daha az maaş almaktadır. Ve doğum izni sadece 30 gündür.
Katar’da kadınların ehliyet alabilmesi için kocalarının izin verdiğine dair belgeyi getirmek zorundalardır.
Ürdünlü bir kadın yabancı bir erkekle evlendiği zaman, hem kocası ve hem de doğacak çocukları Ürdün vatandaşı olamamaktadır ve ülkedeki gayrimenkullerin sadece %17’si kadınlara aittir.
Umman parlementosunun sadece %1.2’si kadınlardan oluşmaktadır. Umman yasalarına göre mirastan erkeklerin aldığının yarısı kadar alabilmektedirler. Bu ülkede erkek herhangi bir sebepten dolayı karısını boşayabilmektedir.
Ancak bir kadının boşanma hakkını elde edebilmesi için 8 sebep içerisinden birini sağlaması halinde boşayabilmektedir.
Dahasida var Libya,Fas,Tunus,Suudi Arabistan,Cezayir,Kuveyt,Komor….

(NOT:Kadın sünneti, İslam dininin dîni bir vecibesi değildir. Birçok insanın bu olayı İslam ile ilişkilendirdiği, ama yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan gerçeğin ; kadın sünnetinin herhangi bir din tarafından desteklenmediği, buna rağmen ” birçok dîni lider tarafından insanların bu işleme mahkum edildiği, dolayısıyla uygulamanın dîni engelleri geçtiği ” anlatılmakta ve uygulamanın; Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi inancına sahip topluluklarda olabildiği belirtilmektedir.)

Yani ;
Görüldüğü üzere kadının yarım erkek ettiği (çoğu zaman etmediği), mal olarak görüldüğü, cinsel obje ve et parçası olmaktan öteye geçemediği ülkerin kronik özellikleri hiç değişmiyor.

Oysa kadınlar bir çok mesleği erkekler kadar iyi, belki de daha iyi yapıyorlar. Bu bağlamda kadını az çalışan toplumlar geri kalmış toplumlardır. Geri kalma nedeni bir tane değil kuşkusuz ama kadınların sosyal ve kültürel durumu toplumun fakirlik, cahillik ve geri kalmisliginin değişmez olgusunun simgesidir. Ne kadar kadın işsiz ise o kadar fakir,o kadar cahilsiniz demektir.
Sözün özü siz, gelişeyim diye hiçbir şey yapmazsanız; kadınlara değer vermezseniz ,okutmaz ,çalıştırmaz ve onları eve hapsedip köle olarak görürseniz sömürülursunuzde kullanilirsinizda elinizden de hiç birşey gelmez çünkü gücünüz yetmez !
Dünyanın gerçeği bu..

21.yy da hala kadını eve kapatmak isteyenlerin idrak edemedikleri yahut etmek istemedikleri şey kadının cehaleti ve işsizliğinin sömürge devlet olma yolunda atılan ilk ve en büyük adım olmasıdır. Ve yine acısını göz yaşını , bedelini kadinlariniza ödetirsiniz. ..
Şimdi diyeceksiniz ki , bütün bu durumlara sebep erkekler kadınların hiç suçu yok!
Olmaz mi tüm bunlar olurken sesini çıkarmayan kadında suçlu . Istemediği şeye hayır demeyen kendine bunları reva gören,hor görülen gözyaşlarında boğulan ….

Evet bu kadar bilgilendirme yeter sanirim .
Şimdi, aynanın karşına geç ve kendine sor , seni evlatlarını nasıl bir gelecek bekliyor ve düşün ben bu durumu düzeltmek için ne yapabilirim diye ..

Eğer hor görülmek aşağılanmak , kıyafetinden ötürü otobüste tekmelenmek, ,yürüyüşünü beğenmediği için markette hiç tanımadığın bir erkeğin tacizine dayağına mağruz kalmak istemiyorsan,

Akşam saatinde bebeğine süt almak için bile dışarı çıkmaktan korkmak istemiyorsan,sadece güzel giyindigin için namusunun lekelendigini söyleyen iğrenç mahlukatlarin terfi ettirildiği seninse iffetsizlikle suclandigin bir hayat istemiyorsan..
Iş yerinde,sokakta huzurla dolaşmak ,minibüste tek başına kaldığında dizlerin titremesin istiyorsan!

Sosyal-ekonomik eşit şartlarla hayatı paylaştığın ,kendinin ve evlâtlarının geleceğinde söz sahibi olduğun uygar medeni bir hayat istiyorsan eğer değişmeyi istemelisin!

Sen mutluysan huzurluysan evinde yasantinda öyle olacaktır .
Çünkü kadın isterse bilinclenirse yetiştirdiği nesillerde öyle olur

Çünkü kadin değişirse, dünya değişir !.

Kendini vasıfsız yeteneksiz güçsüz hissettirenlere karşı tüm gücünle diren!

Yüce Yaradan yaratma yetisine aracı olarak erkeği değil kadını secmisse ;cennet anaların ayağının altındaysa eğer o vakit ;

Yapabilirsin!
Başarabilirsin !

Ve şimdi ne istediğine karar verme vakti .

Ey kahraman Türk kadını,

Yerlerde sürüklenmek mi ?
Omuzlar üzerinde göklere yükselmek mi ?

Seçim senin!

Sevgi ve umutla …

Özlem Kardeş Sancar – Avrupa Türk Gazetesi yazarı
Avrupa Türk Gazetesi © GAZETEMİZİN YAZARI
Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Kadın Kolları Başkanı – Eğitimci

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.