İYİ Parti Genel Sekreteri ve eski Hazine Bakanı Ayfer Yılmaz, Avrupalı Türklerin güçlü sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı Özlem Kardeş Sancar’a verdiği söyleşide önemli açıklamalarda bulundu.
Özlem Kardeş Sancar; O, atasını tarihini ve milletini tanıyan seven, dünyaya bir daha gelse yine Atatürk’ün Cumhuriyetinde doğmak isteyen, bir insanın bir kadının gelebileceği en yüksek makamlara gelip mütevaziliğinden ve asaletinden hiçbir şey kaybedilmeyeceğini gösteren örnek bir Türk kadını. Gençlerimizin özellikle de genç kızlarımızın, yaşadıkları topluma ve siyasete katılımlarını sağlamak ve bu harika siyasetçiyi daha yakından tanımak için. Keyifli okumalar.
Deprem dolayısıyla 2. bölümünü yayınlayamadığımız röportajımız.
Tek çocuğum var. Eşimden, oğlum 6 aylıkken boşandım. Beraber anne, oğul olarak yaşadık, büyüdük. Tabii ki bu süreçte ailemin çok desteğini gördüm kesinlikle ailemin desteği olmasaydı bugünlere gelemezdim. Babamı maalesef kaybettim Ama annem hala hayatta, iyi ki başımızda. Biz oğlumla beraber büyüdük diyebilirim. Daha çok annem oğluma bir anne gibiydi ben ise oğluma bir abla, dersten kaytarsın diye çalışan Arkadaş gibiydim. Oğlum 39 yaşında. Oğlumun 2 sene önce talihsiz bir şekilde kalp durması yaşaması sonucu tekrardan yürümesini, konuşabilmesini Bekliyoruz. 2 torun sahibiyim.
(Özlem Sancar: siyaset içerisinde işlerinizi yaparken hem babaanneliğinizi, hem de anneliğinizi Birlikte götürüyorsunuz. Biz buna profesyonellik diyoruz. Avrupa’ya tanıtmak istediğimiz kadın siyasetçiler bölümümüzde konuğumuz olmanızın sebebi de aslında bu, her yerde her koşulda hiçbir şeyi dağıtmadan her şeyi yapabiliyorsunuz.)
Yaşadığımız bu olaylar ilk olarak bize görebilmeyi getiriyor. Çalışmaya başladığımın üçüncü yılı Genel müdür yardımcısının Bana dedemi kaybettiğimde odasına çağırdı başsağlığı diledi ve hayatımın dersini verdi. “Burada olan her insan evindeki sıkıntılar ve hüzünlerle gelir buraya hiç kimse karşısındakinin ne kadar dertli olduğunu bilmez ve bilmesi de gerekmez. Burada birlikte işimizi yapacağımız o yüzden nasılsan öyle olmalısın bugüne kadar hep makyajınla geliyordun ama bugün makyajınla gelmedin. Bu senin üzüntünü zaaflarını ve insanların gözünde kullanılabilir olduğu fikrini getirir bu nedenle geldiğin zaman nasılsan her zaman öyle ol. Bu seni kuvvetli kılar.” Demişti. Bu konuşma benim için çok önemli bir ders, bir mesaj oldu ve ben sonrasında her zaman makyajını yaparken dedim savaş boyalarını sürdüm diye. Gençken insan empati yapmayı bilmiyor maalesef. Her şeyin merkezi ben oluyor, benim kariyerim benim hedeflerim oluyor ancak sonrasında ben olarak değil empatiye değinerek biz olarak olaylara baktığımız zaman ortak aklı ortaya koyup onun ile yükselebileceğini anladığımız zaman profesyonellik başlıyor.
Neden 2002’de siyaseti bıraktığını, neden 2017’ de geri döndüğünü sorardı çünkü artık ülkemiz bölgesinde ve dünyada lider olabilecek, insanın haklarını savunan değil, bir kişinin kararına bırakılmış bir ülke olarak insanlarının geleceğini, gençlerinin hayallerinin çalındığı, sofradan lokmaların çalındığı bir ülke haline geldiği için.
Kadın, erkek, çocuk tacizlerinin yaşanmadığı, ayrımcılığın olmadığı, bir ve beraber olarak yaşayacağımız bir ülkede yaşamak istiyorum.
Açıkçası Herhangi bir isim veremiyorum çünkü yeni biri var ise ve iyiyse ben onun ismini veremiyorsan ben onun ismini bilmiyorsam bu onun eksikliği değil benim eksikliğimdir. O nedenle sanatını güzel bir şekilde icra edebilen tüm sanatçılarımızı ben çok seviyor, destekliyorum.
Batı Klasikleri dahil Türk Sanat Müziği diyebilirim.
Mozart diyebilirim.
Açıkçası benim film konusunda herhangi bir favorim veya herhangi bir tarzım yok. Bana göre filmler her zaman geliştirilebilir.Her yeni birisi eskisinden daha iyi olabilir.
Aslan burcuyum. Yükselenim terazi, ben daha çok bir burcu yaşamaktansa 2 burcumun karışımını günlük hayatta yaşayan biriyim.
Ben tekrardan Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaş olmak, Türk kadını olmak isterdim. Atatürk’le birlikte o devrimleri yaşamak isterdim.
İspanya olabilirdi ancak ben annesi Samsunlu, babası Mersinli olan bir Anadolu insanıyım. Bana göre bu topraktaki cazibe açıkçası başka yerlerde yok. O yüzden bir şekilde görevimi yerine getirip tekrar ülkeme dönmek isterdim.
1986- 1989 yılları arasında Hollanda Hoorn Büyükelçiliği ekonomi ve ticaret müşavir yardımcısıydım. 3 yıl boyunca Almanya (Köln) – Hollanda (Hoorn) arasında arabayla her 15 günde bir gidip geldim. Sürekli taradım, farklılıklarını gördüm, lezzetlerini tattım.
Balıklarını, özellikle Brüksel’de çeşitli midyelerini, patates kızartmasını çok sevdim. Ben yeni lezzetler tatmayı gerçekten çok severim. Ayrıca anlamam “Tatmadığınız bir şey nasıl sevip veya sevmediğimiz bir şey olabilir.”
Kanallarını çok sevdim. Düzenini, düzenli yaşamı çok sevdim. Bisikletli hayatı çok sevdim. İnsanların birbirlerine saygılı olmasını, perdelerin çekilmemesini, insanların rahatlığını gördüm ve çok sevdim.
Tarih boyunca Türk kadını erkeğin yanında savaşa giden, erkekle eşit, eşinin tercihini savunan bir kadın olarak dünyaya geldi. Türk kadını tarlasındaydı, Türk kadını Kurtuluş Savaşındaydı, Türk kadını Cumhuriyetin Kurtuluşundaydı, Türk kadını NASA’daydı, Türk kadını Amerika’da ki patentlerin başındaydı ve orada olmaya ve Türkiye’yi yüceltmeye devam edecek…
Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER | SÖYLEŞİ