avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
34,5557
EURO
36,4648
ALTIN
2.962,44
BIST
9.144,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

İnsan kalarak da kendimizi ve çevremizdeki varlıkları koruyabiliriz

Avrupalı Türklerin cesur sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ’nin yazarı TABGED-Derneği Başkanı Psikolojik Danışman Güven KARDEŞ yazdı.

İnsan kalarak da kendimizi ve çevremizdeki varlıkları koruyabiliriz

Epey zamandır Özellikle Büyükşehirlerde yaşayan insanları meşgul eden ve şimdi de Meclise ve ilgili komisyonlara taşınan sokak hayvanlarını ve onların durumunu tartışıyoruz.
Ben de tartışılan duruma ilişkin birkaç söz etmek kendimce de çözüm önerileri üretme ihtiyacını duyarak bu yazıyı kaleme aldım.
Şehirleşmenin ve görece modernleşmenin sonucu olarak insanlarımızın yalnızlaştığı ve yabancılaştığını görüyoruz. İnsanlarımızın bu yalnızlaşması ve yabancılaşması sonrası sıkıntılı ikili ilişkiler ve insan insana paylaşımın azalmasından kaynaklı evcil hayvan besleme ve onlarla yaşama duyguları geliştiği görülmektedir.
İkili paylaşımların yerine evlerde evcil hayvanların yerlerini alması ister istemez toplumda bu hayvanların sayısının ve popülasyonun hızla artmasına neden olmuştur.
Duruma biraz farklı açıdan da baktığımız zaman belki de biraz derinlemesine baktırıldığı vakit şu hususlarda öne çıkmakta olduğunu düşünmekteyim.
Birinci husus; yalnız yaşama kültürünün gelişmesi ve bu kültüre ilişkin bir canlıyla paylaşım duygusunun ortaya çıkması.
İkincisi ise şehirleşen yaşantıda ailelerin çocuklarını bir canlıyla yaşamasını istemesi ve onunla paylaşımında bulunmasını faydalı olacağı düşüncesini görmekteyiz.
Konuya bu açıdan baktığımız vakit insanların her iki durumda da bir ihtiyacın karşılanması evde bir canlıyla yaşamını paylaşma ve sorumluluk alma duygularını geliştirilmesi açısından önemli ve değerli bir durum olduğunu söylemek gerekir
fakat zannediyorum ki bu istekler baskın gelince çok da geleceği düşünmeden kendimizi ve ailemize uygunluğunu fazlasıyla araştırmadan bir canlının geleceği konusunda ne yapılacağını da çok fazla göz önünde tutulmadan kararlar alındığını sanmaktayım.
Bu durumu şöyle açacak olursak bazı durumlarda bireyler ve aileler; hayvanlara karşı geçici ilgi ve istek ile gerisini düşünmeden hareket ettiklerini görmekteyiz. Kisiliklerine uygunluğunu ve seçecekleri canlının gelişim durum ve düzeylerini degerlendirmeden hayvan edildiğini görüyoruz.
Yani içerisindeki hayvan sevgisi duygusunun her şekilde ve her cinsle yapabileceği yanılgısı, çocukları için alınan bir canlının bir canlı olduğunu ve onun büyüyeceğini o canlının bundan sonraki yaşantısının da alan kişinin sorumluluğunda olduğunu çok da düşünmeden (bir mekanik oyuncak bir peluş hayvan gibi düşünerek) sıkıldıkları ve farklı bir yaşantı geçişi yaptıkları zaman ne şekilde olursa olsun bırakabileceği yanlışı ve yanılgısı içinde oluyorlar. Bu sebeple çoğu zaman
durumun böyle yönlenmesi bu durumlarda alınan ve yetiştirilen hayvanların umarsızca geri dışarılara bırakılması ve buna ek olarak da sokakta hayvanların üreme kontrolünün yapılmamasının şu anki Büyükşehirlerimizde yaşanan sokak hayvanları durumunu ortaya çıkardığını düşünmekteyim.
İyi peki de bunun çözümü ne…
Başta da söylediğimiz o tartışma süreçlerinde her iki tarafında kendilerine göre haklı yanları olduğunu düşünmekteyim.
Ancak şunu da belirtmek isteyelim ki biz millet olarak duayı ve yaşamımızı sadece insan olarak bencilce kullanmış değiliz. Geçmişten yana hep hayvanlarla iç içe ve onlarla barışık bir milletiz
ve bu canlıların yaşamını devam ettirebilmemeleri için geçmişten bu yana barınaklarından korunaklarından her türlü yardımı desteği esirgememiş bir milletiz..
Ancak Büyükşehirler de geldiğimiz bu durum hayvan sayısının kontrolsüz artışı gözbebeğimiz çocuklarımızın, yaşlılarımız ve kadınlarımızın sokakta güven içerisinde yaşamasının engellendiğini de yok sayamayız…
Peki ne yapmalıyız da o millet olarak geçmişten bu yana getirdiğimiz hayvan sevgisini aşındırmayalım hem de sokaklarımızı çocuklarımız, kadınlarımız ve yaşlılarımız için de güvenilir bir hale getirelim.
Bir çok tartışmanın içerisinde benim de muhataplarına önerim olacak bu öneri hem millet olarak hayvan sevgimizin aşındırılmaması hem de sokaklarımızın daha güvenilir olması önerimi şöyle somutlaştırabiliriz…

Eğer projelendirmek gerekirse projemizin adı ‘Köy ve Kırsal Candır ve Can Dostlarımızı Buralara Emanet Edebiliriz.”

Birazdan projenin detayını da sunacagım ancak onun öncesinde özünde ne demek istediğimi şöyle özetlersem…

Aşağıdaki söyleyeceğim komisyonlar çerçevesinde ;

1) Özellikle Büyükşehir‘de başıboş sahipsiz hayvanların sayısının cinsinin belirlenmesi
2) 81 ilimizde bulunan köylerimizde yaşayan insanlarımızından hayvanın sağlıklı yaşadığı sürece aylık maaş karşılığı ve mama desteği verilmesi koşuluyla hayvanlara bakacak sorumlu kişilerin belirlenmesi
Tarım Köyişleri bakanlığı, hayvanların toplanacağı Büyükşehir belediyeleri ve il belediyeleri, Hayvansever ve gönüllerden alınacak bağışlar, yasal bir uygulama ile hayvan mamasından gelir kazanan şirketler ve burada oluşacak ve birikecek parayı kullanma karşılığında bankadan promosyonlardan toplanan paralar ile;
belirlenen bu kişilere alacağı aylık maaş ve mama desteği karşılığında hayvanın yaşamı süresince bakıcılığını yapması ve sahiplendirilmesi…
Bu projenin açılımı ise;
Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığında ve yönlendirilmesinde Merkezde il ve ilçelerde dört komisyon kurulması, bu komisyonlar;
1) Büyükşehirlerde ve şehirlerde sahipsiz başıboş hayvanların sayısı cinsi niteliğini belirleme Komisyonu
2)Mali Komisyon ; yapılacak işlerin maliyetini harcamalarını ve kalemlerini çıkaracak
3)Sahiplendirme ve Dağıtım Komisyonu
4)Takip ve Sağlık Komisyonu

Bu komisyonlarda yer alacak üyeleri için önerilerimiz şöyledir:
1) TBMM Temsilcisi: İllerde Valilik, ilçelerde kaymakamlık temsilcileri
2) Tarım Köyişleri ve orman bakanlığı temsilcisi illerde ve ilçelerde tarım il müdürlükleri temsilcileri
3) Yerel Yönetim Temsilcileri: Büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri temsilcileri
4)Veterinerlik fakültesi olan üniversite ve/veya Veterinerlik odası temsilcileri
5) Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü temsilcisi il ve ilçelerde halk sağlığı müdürlüğü ve veya aile hekimi temsilcisi
6)Hayvan hakları ve veya hayvanseverler derneği temsilcisi
7) Proje maliyetini ve ekonomik yönlendirmeleri yapması için yönlendirilecek (Devlet Bankası ve her ilçede şubesi olmasından kaynaklı olarak ziraat bankası olması önerilir) genel müdürlük, bölge müdürlüğü, il ve ilçe şube müdürlüğü temsilcisi…
Yaptığımız bu proje ve önerinin dikkate alınması ve uygulanması sonucu her iki tarafın da kabul edeceği bir çözüm olacağı kanısındayız..

Değerlerimizi kaybetmeden de sokaklarımızda güven içinde gezebiliriz…
Saygılarımla
Güven KARDEŞ
Toplum Aile Birey Gelişimi Eğitimi ve Değişimi Derneği Başkanı

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.