Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ’nin yazarı Damla Çiğdem yazdı.
Türkiye, tarihi boyunca terör olaylarına aşinadır. Son zamanlarda terör eylemlerinin artması ise, Türk insanı için beklenmedik bir durum değildir. Bilindiği gibi çatışma ortamları, terör örgütlerinin yaşayacak ve gelişecek alan, güçlenecek imkan ve silah bulabilecekleri, kendilerine taraftar toplayabilecekleri başıbozuk ortamlardır. Dünyada çatışma ve iç savaşlar ne kadar fazla olursa, terör örgütlerinin sayısı ve eylemleri de o kadar çoğalacaktır. Çünkü şiddet daima şiddeti doğurur.
Dolayısıyla terör örgütlerinin derin devletler ve mafya yapılanmaları tarafından beslenmesini engellemek için yapılması gereken temel şeylerden biri, çatışan coğrafyalardaki ateşi dindirmektir. Bu, başta o ülkenin kendi halkları için gereken bir şeydir. Son dönemde Suriye’de gerçekleşen ateşkes ve ardından gerçekleşmesi umulan barış görüşmeleri bu konuda umut ışığı olmuştur.
Terörün gücünü kırabilmenin temel yollarından biri ise teröre ve teröriste istediğini vermemektir. Unutulmamalıdır ki, her terör eyleminin amacı halkta yılgınlık oluşturmak ve insanların kalbine korku salmaktır. Terör, asıl olarak neşeye, sevince, mutluluğa, güzelliğe, birlik ve beraberliğe saldırır. Terörü stratejik bir yöntem olarak kullananlar, toplumları zayıf ve korkak görme eğilimindedirler. Bu sayede bombalama benzeri büyük eylemlerle toplumları yönlendirebileceklerine inanır, mücadele stratejilerini bu kalleşlik üzerine kurarlar.
İşte bu nedenle, insanlar umutsuzluğa düştüklerinde, neşelerini kaybettiklerinde, teröristi güçlü, kendilerini ise aciz görmeye başladıklarında terör mesafe kaydetmiş ve istediğini almış olur. Terörün tüm çirkinliğine, yıldırıcı ve ürkütücü görünümüne rağmen teröre istediğini vermeyen toplumlar, şiddeti kendi güçleri ve azimleriyle yenebilen güçlü toplumlardır. Bu toplumlar, başlarına ne gelirse gelsin ülkeleri üzerinde oynanacak oyunlara izin vermeyeceklerini ispat etmiş toplumlardır.
Türkiye, zorlu bir dönem yaşamaktadır; fakat teröre istediğini vermemektedir. Teröristler, tüm eylemlerine rağmen arzu ettikleri yeis ortamına bir türlü varamamaktadırlar. Teröristin beklentisi isyankar, kavgalı toplumlar oluşturmaktır. Fakat Türkiye’de artarda gerçekleşen son eylemler, teröristlerin beklentisinin aksine, toplumu birbirine kenetlemiştir. Sosyal medya, korku ve matem provokasyonlarının merkezi olmaktan çıkmış, artık teröre karşı birlik mesajlarının ana merkezi haline gelmiştir.
Şiddeti doğuran fikir sistemlerinin tümünün batıl olduğu unutulmamalıdır. Batıl bir fikir sistemini bilimsel olarak çökertmek ise oldukça kolaydır. Buradan hareketle, terörle mücadelenin iki ayağı olduğunu söylemek mümkündür. Bunlardan birincisi toplumsal mücadele, diğeri ise ideolojik mücadeledir. Toplumsal mücadele terörün gücünü kıracak, ideolojik mücadele ise terörün tüm fikir sistemini yok edecektir.
Teröre bu yollarla kalkan olduktan sonra, teröristin ardına saklanan asıl gücün deşifre edilmesi hayatidir. Liderlerin ve toplumların yapması gereken, kamuoyuna sunulan sahte görsellere takılmayıp, sahne arkasında saklananları ışığa çıkartmaktır. Gizli güçlerin deşifre edilmesi, terörün en büyük dayanağını da ortadan kaldıracaktır.
Adnan Oktar’ın fikirlerinden faydalanılmıştır.
Damla Çiğdem – Avrupa Türk Gazetesi yazarı
Avrupa Türk Gazetesi © GAZETEMİZİN YAZARI