İçişleri ve Kraliyet İlişkileri Bakanı Piet Hein Donner (muhafazakar-demokrat CDA) hükümet adına hazırladığı Uyum Notasını 16 Haziran 2011 tarihinde Hollanda parlamentosuna sundu.
Bakan Donner’in “Uyum, bağlanma, yurttaşlık” adıyla yayınlanan Uyum Notanın temel mesajı; çok-kültürlülüğün kaldırılacağı ve dolayısıyla devlet politikası olmaktan çıkartılması öngörülmektedir.
Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF), Genel Başkan Yardımcısı İsa Yusibov başkanlığında Uyum Komisyonu kurularak “gelecek vizyonu olmayan uyum notası (Integratienota zonder toekomstperspectief)” adıyla 7 sayfalık Uyum Notasına Cevap Raporu kaleme alındı. Hazırlanan rapor, geçen gün HTGF Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç’ın yönetiminde Federasyon Genel Merkezinde gerçekleştirilen ve çeşitli gündem konularının istişareden geçirildiği genişletilmiş Merkez Yönetim Kurulu toplantısında değişiklikler yapılarak, geniş bir zeminde benimsendi ve Bakan Donner’a da yollandı.
Federasyon Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç sağda, Federasyon Genel Başkan Yardımcısı İsa Yusibov’la Amsterdam’daki Federasyon Genel Merkezinde düzenlenen genişletilmiş Merkez Yönetim Kurulu toplantısından sonra.
Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu’nun (HTGF) Uyum Notasına Cevap Raporunda özet olarak aşağıdaki görüşlere yer verildi:
- Hükümet, Özgürlük Partisi PVV lideri ırkçı Geert Wilders’e teslim olmuştur. Bu etki altıda yazılan Uyum (Entegrasyon) Notası beklentilerin çok altında olduğu gibi eksiklilerle dolu ve uyum, bağlılık ve vatandaşlık kavramlarını iyileştiren bir durumu yansıtmamaktadır. Bakan Donner daha önce göçmenler için rota değişikliği anlamına gelecek değişikliklerin yaşanacağını söylemişti. Nota’da göçmenlere yönelik özel politikaların son bulacağı ve uyum şartlarını yerine getirmeyenlerin de çeşitli yaptırımlara maruz kalacağı ilan edilmiştir.
- Uyum kursları sübvansiyonlarının kaldırılacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte bu kurslar, katılımcıları tarafından ödenecektir. Bu uygulamayla zaten profesyonel olmayan uyum ve dil kurslarının seviyesi daha da düşeceği bir gerçektir.
- Nota’da, sözde “Hollanda değerleri”nin hakim kılınacağı ifade edilerek popülizm yapılmaktadır. Bu hukuk devleti açısından oldukça zararlıdır. Kamu uygulamaları bu bağlamda; çok-kültürlü bir ülkede, herkese göre değişik olan, sübjektif kültür kriterleriyle yorumlanarak; Hollanda’nın da taraf olduğu sözleşmeler ve evrensel insan hakları göz ardı edilmekte ve laik-demokratik hukuk sisteminden olan vatandaşlık kavramı baltalanmaktadır.
- Nota’da, göçmen kökenli kadınların sosyal yaşamdaki eşitliği (emansipasyon) konunda somut adımlar yok. Namus cinayetleri ve evde şiddet önlemek için daha etkin önlemler şarttır.
- WOM yasasıyla kurulan Ülkesel Göçmen İşbirliği ve Danışma Organlarına eleştirel bakıyoruz. WOM yasasının yeniden elden geçirilerek bu kurumların daha erişilebilir ve temsilinin toplumun tüm kesimlerini içine alacak şekilde genişletilmesi şarttır. Bugün, Türk toplumunu Hollanda hükümeti karşısında temsil eden yasal organı olan IOT’in (Türkler için Danışma Kurulu) Türk toplumunun çok büyük toplum kesimlerinde ve gençlikte neredeyse hiç bilinmemesi buna bir örnektir. Bu bağlamda bu kurumlarda oluşturulan elitist-tekelleşmeleri kıracak, kurumsal genişlemeyi ve etkinliği arttıracak, akışı (doorstoom) sağlayacak ve kurumu güçlendirecek önlemelerin alınması gerekmektedir.
- Toplumda radikalleşmeyi engelleyecek hiçbir önemin bulunmadığı ancak bunun tam tersine sübvansiyonların tümüyle yok edilmesi radikalleşmeye katkı yapacağı endişesini yaygınlaştırmaktadır. Bu kısıtlamalarla; hoşgörü (tolerantie) ve göçmen kökenlilerin kabul edilmesi (acceptatie proces) süreci zorlaştırılmaktadır. Nota’da özellikle Müslüman kökenliler ve batı kökenli olmayan göçmenlerin ötekiler olarak görüldüğü bir dil kullanılmıştır. Müslüman kökenlilerin toplumun genelinin sadece %6’sını oluşturduğu Hollanda toplumunda her politikanın buna göre yapılması bir korkunun belirtisidir. Göçmenler (Allochtonen) gibi sosyolojik tanımların kamu ve hukuk metinlerine sokuşturulması endişe vericidir. Bu bağlamda şeriat korkusu; Hollanda etnik kökeninden olmayanları hedef gösteren, korku yaymaya yönelik yersiz ve marjinal ve Hollanda ırkçısı bir yaklaşımın ürünüdür.
- Bakan Donner’in “Çok-kültürlü yaşamı kaldırılıyoruz” demesiyle, ardından “Hollanda kültürü ve değerleri temelinde bir toplum, temel alınacaktır. Bunlar benimsetilecektir.” ifadelerini kullanması; tam anlamıyla dayatmacı ama öbür taraftan da uygulanabilirliği olmadığın için gülünç ve bizim açımızdan devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan, gayri ciddi bir söylemdir.
- Gerçeklerden kopuk olmakla birlikte kendi içinde çelişmekte olan nota sembol siyasetini temel alan popülist bir yaklaşımın eseridir. Ayrımcılığın önlenmesi, okulu erken bırakan çocuklarımız, göçmen kadınların topluma katılım ve sosyal eşitlik sorunu, iş piyasasında ırkçılık-ayrımcılık ve gençler yanı sıra orta yaşlılarda da beliren işsizlik sorununun çözülmesi yerine, nota’da “yeni perspektif” adı altında inanç giyimi, (Hollanda’da arasan dahi zor bulabileceğin) çarşaf ve burkanın giyinilmesinin önlenmesi ve çifte vatandaşlığın kaldırılması gibi konularla gündem rahatsız edilmektedir. Toplumdaki ayrışmayı önleyecek öneriler yerine asimilasyon varız uygulamalara yeltenilmektedir. Sakin ve aklıselim hareket eden bir bakan olarak bilinen Bakan Donner’in böylesine radikal görüşler içeren bir notayla ortaya çıkması oldukça ilginç karşılanmaktadır. Demek ki oda ırkçı Wilders’in ve onun yarattığı iklimin esiri olmuştur.
- Son söz: “Belki çok-kültürlü yaşam iflas etmiştir ancak yerine gelen fırsatçılık felaketin başlangıcıdır.” Rob Wijnenberg, NRC Handelsblad köşe yazarı.
Bakanlıktan gelen davette Federasyonun raporunu Hollanda Türk gençliğinin görüşleri olarak irdelenmek üzere hükümete ve Başbakan Rutte’ye taşındı.
Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu HTGF ‘Gelecek vizyonu olmayan uyum notası’ – Federatie van Nederlands-Turkse Jongerenorganisaties HTGF ‘Integratienota zonder toekomstperspectief’u buradan PDF formatında indirebilirsiniz
Kaynak: Son Havadis Gazetesi – AB Vizyonu – EurActiv – SonHaberNl
Integratienota zonder toekomstperspectief
“Het kabinet heel weinig laat zien om integratie, binding en burgerschap te verbeteren (..) Sterker nog, de regering neemt genoegen met symboolpolitiek en bepaalde wetsvoorstellen die gedoemd zijn om te mislukken omdat het kabinet geen ruimte creëert voor een effectieve integratie en doorwerking van die maatregelen op een breder vlak. (..) Er zijn weliswaar nieuwe maatregelen opgesomd die een knieval betekenen voor de PVV, maar vele aspecten die in deze nota te lezen zijn, zoals aanpak van huwelijksdwang en boerka-kwestie, stammen in principe voort uit besluiten van eerdere kabinetten en zijn voortzetting van een bestaand beleid. ” Dat concludeert de Federatie van Nederlands-Turkse Jongerenorganisaties (HTGF) in een reactie op de recent gepubliceerde integratienota van minister Donner.
De HTGF vindt het terecht dat subsidies aan migrantenorganisaties ter discussie staan omdat sommige organisaties de subsidies die ze ontvangen hebben niet goed kunnen verantwoorden of odat ze niet bekend zijn bij de groepen die ze verklaren te vertegenwoordigen.
De HTGF signaleert een mix van factoren, die tot radicalisering kan leiden onder de moslimjongeren. Deze factoren liggen volgens de organisatie op religieus, politiek en sociaal vlak.
De gehele reactie kunt u hier (pdf) lezen.