Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne Ortadoğu’daki vahşete ne Avrupa’daki ırkçılığa Türkiye olarak sessiz kalmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Romanlar Konfederasyonu tarafından Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Büyük Roman Ödülü” töreninde yaptığı konuşmasına, Romanlara “sevgili kardeşlerim, değerli vatandaşlarım” diye seslenerek başladı.
Bursa’da, 81 ilden gelen Romanlarla birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’deki, dünyadaki tüm Roman kardeşlerimize selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum” dedi. İstanbul’da, 14 Mart 2010’da binlerce Roman vatandaşla büyük bir coşku ve neşe içinde bir araya geldiğini anımsatan Erdoğan, Bursa’da “cumhurbaşkanı” sıfatıyla Romanlarla buluştuğunu vurguladı.
Bursa’daki okullarda geleceğin müzisyenlerinin yetiştirildiğini ifade eden Erdoğan, programın başındaki mini konser için solist Aysun Taşçeşme ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Çalgı Mektebi Roman Orkestrası’na teşekkür etti.
Kasımpaşa’da doğup büyüdüğü için Romanlara yabancı olmadığını, Roman kültürünü bildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Romanlarla aynı okula gittiklerini, futbol oynadıklarını, Dolapdere’de, Hacıhüsrev’de, Yenişehir’de yine onlarla beraber olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Onlarla acıyı, hüznü, kederi, sevinci beraber yaşadım, hep birlikte paylaştım. Sizin meseleniz elbette benim de meselemdir. 2010’daki buluşmada söylediğimi, bugün bir kez daha gönülden ifade ediyor, ‘İlle de Roman olsun, ister taştan çamurdan olsun, o da Allah kuludur, her ne olursa olsun’ diyorum. Bizim hayata bakışımız budur, farklı bakamayız. Çünkü yaradılanı Yaradandan ötürü seven bir anlayışın mensupları olarak biz kimseye farklı bakamayız.
Biz, Batıcı bir anlayışın uyduları değiliz. Onlar bizim gibi bakamazlar. Avrupa Birliği müktesebatının içine Romanlarla ilgili başlığı koyarlar ama onlardan sonra da ülkelerinden Romanları dışarı atarlar. AB üyesi ülkelerin içinde bunları hep gördük, hala yapıyorlar, yapmaya devam ediyorlar. Hani AB müktesebatı içinde vardı, niye Romanları ülkenizden kovuyorsunuz, sizin insana bakışınız bu mu? Evet, Batı’nın insana bakışı bu. Onlar bizim gibi bakamazlar. Biz 1 milyon 700 bin Suriyeliyi misafir ediyoruz, sadece Türkiye olarak biz. Koskoca Avrupa’nın tamamında 130 bin kişi var. Tablo bu.”
“Türkiye’deki ayrımcı yaklaşımların tamamını elimizin tersiyle ittik”
“Bizim önce can gelir, canın içine girdiği beden kafesine değil biz öze bakarız yani cana bakarız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunus Emre’nin ‘İş bu söze Hak tanıktır / Bu can gövdeye konuktur / Bir gün ola çıka gide / Kafesten kuş uçmuş gibi” dizelerini okudu.
Önemli olanın beden kafesi değil, can olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Onun için derisinin rengine bakmayız, cana bakarız. Diline bakmayız, öze bakarız. İnancına, mezhebine, yaşam tarzına bakmayız, biz ruha, ruhtaki o güzelliğe bakarız. Canlar arasında, insanlar arasında yani yaradılmışlar arasında ayrım yapmadık, yapmayız, yapılmasına da izin vermeyiz. Roman kardeşlerimize, Türkiye’de geçmişte yapılan ayrımcı yaklaşımların tamamını biz elimizin tersiyle ittik. Mevzuatı ayrımcılıklardan biz temizledik. Ne vardı biliyor musunuz o mevzuatın içinde, İş Kanunu’nda anarşistler, casuslar ile çingeneler birlikte anılıyordu. Bunları biz temizledik. Bu, bizim değerlerimize terstir. Bizim inancımıza, ilkelerimize terstir. ‘Böyle bir şey olamaz’ dedik, koyduk bir kenara attık. Nüfus cüzdanlarını bedelsiz hale getirdik. Çünkü orada da bir bedel var. Onu da kaldırdık. Adnan Menderes Üniversitesi’ne Roman Merkezi’ni kurduk. Kalkıp Kürdoloji Enstitüsü kuruyorsun da Roman Merkezi kurmaktan niye çekineceksin?”
“Roman kardeşlerimizin haklarının takipçisiyiz”
Romanların çok enteresan, ilginç ama çok güzel bir özellikleri bulunduğunu dile getiren Erdoğan, “Romanların kinleri mendil kuruyana kadar ama dostlukları okyanuslar kuruyana kadardır. Biz, bu konuda Türkiye ile sınırlı değiliz, dünyanın neresinde olursa olsun Romanlara ya da bir başkasına yapılan aşağılamayı, tahkiri, ayrımcılığı, öfke ve nefreti asla kabul etmeyiz, asla onaylamayız. Biz, Roman kardeşlerimizin bütün haklarının takipçisiyiz, takipçisi de olmaya devam edeceğiz. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın neresinde olursa olsun Roman kardeşlerimizin haklarını da en güçlü şekilde savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Irkçılık ve ayrımcılık dünyanın neresinde olursa olsun hangi bahanenin, hangi gerekçenin, hangi maskenin arkasına saklanırsa saklansın tartışmasız ve tereddütsüz şekilde kötüdür. Irkçılık ve ayrımcılık dünyada en fazla kan döken, can alan, en fazla zulüm üreten kavram ve yaklaşımdır. Kendisi dışındakini deri renginden, dilinden, kültüründen, yaşam tarzından, dininden ve inancından dolayı dışlamak insanlığa yakışmaz. Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hazreti Peygamber’in Veda Hutbesinde söyledikleri, o gün bize emrettikleri yaklaşım son derece nettir. Hazreti Nebi bizlere şöyle buyurdu; ‘İnsanlar, Rabbiniz birdir. Babanız da birdir, hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap’a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Allah nezdinde en kıymetli olanınız, Allah’tan en çok korkanınızdır.’ Evet, mesele bu, ölçü bu.
İlk ve tek en büyük ırkçı kimdir biliyor musun? Şeytandır. Şeytan bir melek iken kendisine insana secde etmesi emredilmiş ama o kendisinin ateşten, insanın ise topraktan yaratıldığını söyleyerek, kendisinin üstün olduğunu söyleyerek kibir göstermişti. Bu kibrinden, asabiyetinden ve ırkçılığından dolayı da şeytan ebediyen lanetlenmiştir. Kim ki kendi ırkını üstün görüyorsa o şeytanın tuzağına düşmüştür, hatta şeytanlaşmıştır. Kim ki başkasını doğuştan edindiği vasıfları nedeniyle tahkir ediyorsa, onu aşağılıyorsa inanın o şeytanın izinde, şeytanın yolundadır. Türk diyerek, Kürt diyerek, Arap, Gürcü, Boşnak, Rum, Ermeni, Roman diyerek hiç kimse hiç kimseyi aşağılayamaz, tahkir edemez, hele hele onun haklarını elinden alamaz, onu en temel haklarından mahrum edemez.”
“Bizim topraklarımızda kendisi gibi düşünmeyeni yok etmek, yani terör yoktur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ırkçılık ve ayrımcılığın şeytani bir tavır, yol olduğunu bugün her zamankinden daha fazla hatırlatmak, hatırlamak ve vurgulamak zorunda olduklarına işaret ederek, İslam coğrafyasının bir kısmında farklı olana karşı tahammülsüzlüğün ve insanlık dışı şiddetin uygulandığına şahit olunduğunu, aynı şekilde Batı’da da başta Müslümanlar olmak üzere farklılığa karşı bir hoşgörüsüzlüğün yani ırkçılığın tehlikeli şekilde tırmandığının görüldüğünü söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim dinimizde, bizim inancımızda, bizim kadim kültür ve medeniyetimizde farklı olana tahammülsüzlük, zulüm ve eziyet yoktur. Bizim topraklarımızda kendisi gibi düşünmeyeni yok etmek, yani terör yoktur. Kameraların önünde insanların boğazını kesmek, kadınları aşağılamak, insanların hürriyetlerini kısıtlamak, farklı din, mezhep ve etnik kökenden diyerek, insanlara zulmetmek, hele hele insanları ateşte yakmak gibi insanlık ve insaf dışı vahşice, canice davranışların içine girmek, bu topraklara ait bir yaklaşım değildir. Kendi hırsları ve kirli ideolojileri çerçevesinde insanları sokak ortasında vurmak, öldürmek, yazarlara çizerlere şiddet uygulamak bizim medeniyetimizde asla kendisine yer bulamamıştır. Bu canileri, bu vahşileri, bu teröristleri İslam diniyle ve Müslümanlarla özdeşleştirenler, bu cinayetlerin, bu vahşetin ve bu terörün en büyük destekçisidir, en büyük teşvik edenidir. Vahşi, cani ve teröristin bu sıfatlardan başka bir sıfata ihtiyacı yoktur. Masum bir cana kasteden bütün insanlığa kastetmiştir.
Ortadoğu’da vahşice ve canice cinayetler işleyip bunu da İslam parantezine alanlar apaçık bir sapkınlık, dalalet içindedirler. İslam coğrafyasının bir kısmındaki cinayetleri bütün Müslümanları ve İslam dinini karalamak için kullananlar da en az kınadıkları kadar ırkçı ve ayrımcıdır. Müslümanları topyekun şekilde terör parantezine almaya çalışanların artık aynada kendilerine bakmaları gerekiyor. Avrupa’da yükselen ırkçılığı, ayrımcılığı camilere, ibadethanelere saldırıları görmeyenler, hakkın tarafında duruyor olamazlar. İşte İsveç’te 3 camimizi yaktılar, Almanya’da kundakladılar ve gamalı haçlarla camilerimizi boyadılar, bunları görmeyecek miyiz? Kutsalları saldırıyı ifade özgürlüğü gibi lanse etmeye çalışanlar demokrasiden ve insan haklarından yana olamazlar. Bizim Roman kardeşlerimize Batı’da, Avrupa topraklarında tahammül gösteremeyenler evrensel insan haklarından, evrensel değerlerden bahsedemezler.”
“Sessiz kalmayacağız”
“Ne Ortadoğu’daki vahşete ne Avrupa’daki ırkçılığa Türkiye olarak sessiz kalmayacağız” diyen Erdoğan, “Kim ki kendi ırkını üstün görüyorsa, o şeytanın tuzağına düşmüştür, hatta şeytanlaşmıştır. Kim ki başkasının doğuştan edindiği vasıfları nedeniyle tahkir ediyorsa, onu aşağılıyorsa inanın o şeytanın izinde, şeytanın yolundadır” şeklinde konuştu.