avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Büyüyen Türkiye

Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı Damla Çiğdem yazdı.

Büyüyen Türkiye

15 temmuz gecesi Türkiye tarihteki en şiddetli darbe girişimlerinden birini atlattı. 240 vatandaşımız demokrasiyi, vatanını ve milletini koruma uğruna şehit oldu. 3000’e yakını da yaralandı. Tüm dünya sabaha kadar silah ve bomba sesleri altında mücadele eden halkımızı izledi. Bu alçakça girişimin ardından bunun Türk ekonomisine etkisinin ne olacağı da gündemin önemli konularından biriydi. 18 Temmuz sabahı dünyanın gözü piyasalar açıldığında Türk ekonomisin de yaşanacaklara çevrilmişti.

Pazartesi günü bazı çevrelerin beklediği büyük kriz görülmedi. Döviz kurunda bir hafta içerisinde sadece %6’lık bir artış oldu. Bir ay içinde de bu artış geri geldi ve kur darbe öncesi değerine döndü. Yine bazıları tarafından çok kırılgan olması beklenen borsa ise ilk hafta yaşanan %7’lik gerilemeyi bugün neredeyse geri kazanmış durumunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan darbe sonrasında beklenin aksine 8 milyarlık döviz bozdurulduğunu açıkladı.

Bazı ekonomistler darbe girişimi sonrasında insanların döviz bozdurmak yerine döviz alacaklarını düşünmüşlerdi. Bu çevrelere göre darbe girişimiyle birlikte Borsa çok hızlı düşüşler yaşamalı, yatırımlar durma noktasına gelmeliydi Ama ekonomik göstergeler tam ters yönde gelişti. Türk halkı sanayicisiyle, döviz sahibiyle, konut yatırımcısıyla hep birlikte darbeye ekonomik olarak da karşı koydu. 15 Temmuz gecesi sokakta yaşanan birlik ve fedakârlık ortamı ekonomi dünyasına da yansıdı.

Aslında son birkaç yıl içinde Türk ekonomisi daha küçük çaplı darbelere karşı da ayakta durmuştu. Birçokları tarafından Hükümeti devirme girişimi olarak kabul edilen 17-25 Aralık hareketi, hemen öncesindeki Gezi olayları ve geçtiğimiz sene Rusya ile yaşanan uçak krizleri tek başına herhangi bir ülkenin ekonomisini tepetaklak etmek için yeterli idi. Fakat Türk ekonomisi birçok ekonomistin beklentisini boşa çıkardı ve dümdüz yoluna devam etti.

Üstelik bu ekonomik zorluk döneminde yan komşumuz Suriye’deki insani kriz Türkiye topraklarına sıçradı. Bugün 3 milyon Suriyeli mülteci misafirimiz olarak ülkemiz topraklarında. Bugüne kadar mülteciler için harcanan para 15 milyar doların üstündedir. Türk toplumu diğer ülkelerle birlikte son 5 senede 25 milyar doları hayır adına harcamıştır. Türk sivil toplum örgütleri, Türk Kızılay’ı ve Türk AFAD’ı dünyanın dört bir yanına yardım götürmektedir. Zaten Türk ekonomisini güçlü kılan da bu yardımların getirdiği berekettir.

Zengin batı dünyası da Türkiye’nin bu yardım anlayışını örnek almalıdır. Dünya artık bencillik ve cimriliği kaldıramayacak bir haldedir. Bencillik ve cimrilik zenginlik getirmediği gibi fedakârlık ise her zaman bereket getirir. 2008 Global krizinde AB’nin birçok ekonomisi pratikte batmıştır. İzlanda, Macaristan, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Portekiz, İrlanda borçlarını ödeyemedikleri için krize girmiştir. İtalya ve İspanya gibi büyük ekonomiler bile durgunluğa girmiş acil yardım paketlerine ihtiyaç duymuştur. Uzak doğunun yükselen değeri Çin 2015’de borsa krizi yaşamıştır. Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve bazı Türki Cumhuriyetler 2008 krizinden beri yerlerinde saymaktadır. Dünyanın geleceği ve refahı büyük bir dostluk ve dayanışma hamlesindedir.

Birleşmiş Milletlere göre bugün dünyada 130 milyon kişi hayatta kalabilmek için insani yardıma ihtiyaç duymaktadır. Bu rakam dünyanın 10. büyük ülkesi demektir. Açlık sınırının altında yaşayan insan sayısı 800 milyon’dur. Birleşmiş Milletler kriterlerine göre fakir insan sayısı ise 1.5 milyardır. Bu insanlar günde 1 dolar ile geçinmeye çalışmaktadır. Bu acı tablonun sebebi yetersiz kaynaklar değildir. Dünya zenginliğinin yarısı insanlığın %1’nin elindedir. Geri kalan %99 diğer yarısını paylaşmak zorunda bırakılmıştır. Aynı çatı altında bir taraf açlıktan ölürken diğerlerinin sadece kendisini düşünerek yaşaması hiçbir vicdana ve ahlaki değere sığmaz. Bu tablo değişmesi Allah’ın istediği fedakarlık, cömertlik, kardeşlik ruhuyla mümkündür.

Damla Çiğdem – Avrupa Türk Gazetesi yazarı
Avrupa Türk Gazetesi © GAZETEMİZİN YAZARI

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.