Avrupa’nın başkenti Brüksel’den seçim değerlendirmesi.
Koalisyon olacak mı olmayacak mı demeden önce biraz Avrupa’da seçim sürecini değerlendirelim. Yüzde otuzlara kadar yükselen oy oranı, güzel bir çalışma olduğunu ve koalisyon muhabbetlerin’den önce Avrupa’daki çalışmalarının değerlendirilmeye hak etiğini düşünüyorum.
Biraz geçmişe gidelim, bundan tam bir sene öncesine kadar Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan gurbetçilerimiz oy atamıyorlardı yaşadıkları ülkelerde. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye’nin biz gurbetçilere oy şansı vermesinden sonra ilk defa bir genel seçimde oy kullanma hakkı kazanan Avrupa vatandaşı öncelikle kendilerine verilen bu hak ile kendilerinin unutulmadığını anladı ve Türkiye’nin bir parçası olduklarını hatırladılar. Üçüncü nesil olarak maalesef bazı gençlerimiz anavatan’dan uzak oldukları için kendilerini Türkiye ait görmüyorlardı ama bu tanınan hak ile onlarda azda olsa yeniden nereden geldiklerini anladı ve oy atmak için araştırma yaptılar ve Türkiye politikasına ilgi görmeye başladılar. Bu yeni kazandığımız gençlerin verimini ilerleyen senelerde göreceğimize emin olabilirsiniz.
Önceki seçimlerde seçmen sandığa randevuyla gidiyordu, fakat bu sefer Türkiye bu sistem ile oy kaybına uğradığını anladı ve yeni bir sisteme geçti. Bu yeni system ile Avrupalı Türk seçmen yaklaşık 1 ay boyunca radevusuz oy kullanma fırsatı yakaladı. Ama maalesef önceki seçimden kalan bu randevu sistemi halk arasında çok fazla konuşulduğu için bazı vatandaşlarımız yine bu sisteme takılacağını düşündüğü için sandığa gitmedi.
Bu seçim serüveni boyunca sivil toplum kuruluşları seçmenleri önce ‘seçmen sorgulma ve adres beyanlarında’ sonrasında ise seçim sandığına gitmekte teşvik etmek için çok büyük çabalar sarf etti ama malesef konsolosluklarda seçim boyunca daha bir çok vatandaşımız adres beyanı etmemişlerdi ve oy kulanamadılar. Neden bence basit : Maalesef Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız üzerinde kimlikleri bulunmadığı için ve «T.C. kimlik no’sunu» kafadan bilmedikleri için vatandaşlarımız ile bu sorgulama yapılamıyordu. Ancak evlere gidilince garanti adres beyan kontrolleri yüzde yüz verimli geçiyordu.
Ne olursa olsun insanlarımız ilk defa dışlanmadıklarını, ötekileştirilmediklerini his etti. İlk defa gurbetçi damgası yemedi. Bizim insanımız zaten çok hevesliydi oy atmaya. Üçüncü nesil hariç zaten herkes Türkiye politikası ile yatıp kalkıyordu.
Ama maalesef sandığa gelmeyen vatandaşlarımız arasındaki yüzde sekseni rehavet’den, bizim partimiz tek başına zaten iktidar olacak sanki Avrupada’ki oylarını etkin olacak diye sandığa gitmedi.
Belçika’da seçim süreci çok hızlı ve güzel geçti, esnaf, ev, cami ve dernek ziyaretlerinde bulundu gönüllü vatandaşlar. Halk arasında hep “AK Parti zaten iktidar olur” deyip maalesef bir rehavet mesajı zaten vardı ne kadar konuşulsa da o insanlar ne kadar tamam deseler de maalesef sandığa gitmekte zorlandı ve şimdide büyük bir pişmanlık duyuyorlar ve bir erken seçimde hepsi sandığa gideceğinden emin olabiliriz. Belçika’da çok büyük bir AK Parti seçmeni var.
Genç nesil ise, üçüncü nesil olarak fazlasıyla çalışıp «genç AK Parti oyları» kazanmak için sahalarda yer aldı. Aslında gençlerin sahada olması bir kayıp bence. Gençlerin faaliyetlerine devam etmesi lazım. Bu faaliyetler ile yeni gençler kazanıp daha büyük bir kadro sahibi olabilinir. Zaten gençlerin faliyetleri herzaman bir oy kazancı. Onlar sahada olunca maalesef bazıları «gençler kullanılıyor» damgası vurmaya çalışıyor ve gençlerde algı operasyonları yapmaya çalışıyor ama gençler vazgeçmedi ve devam etti. Eğer ki faaliyetlerine devam etseydi gençler hem «genç oy»’lar kazanırdı hemde büyüklerin üçüncü nesle karşı değil ama gençlerin onlara karşı bir algı operasyonu yapma şansı olurdu.
Son haftalarda soysal medya ve televizyonlarda güzel reklamlar yapıldı. Bunların daha önceden yapılması gerekiyordu biraz geç kalındı ama yinede verim alabilindi ve bunlara gelecekte daha çok önem verilebilir. İnternet üzerinden algı operasyonlarına daha dikkatli olunmalı. Sosyal medya üzerinden yasal yönlerden yapılan “saldırılara” dikkat edilmeli. Algı operasyonları kesinlikle bu devirin en büyük silahı.
Avurpanın en büyük sorunu konsoloslukların uzaklığı! Malesef bazı yerlerde 600 km uzaklıkta konsolosluklar bunun için mobil sandık fikri öne sürüldü bu gerçekleşirse ve güzel bir reklam yapılırsa daha verimli olabilir bazı yerlerde. Belçikada bu sıkıntımız bence yok bizim asıl sıkıntımız konsolosluğun olduğu şehirler. Brüksel ve Anvers bölgelerinde malesef vatandaşlarımızdan gereken ilgiyi göstermedi. Kısıtlı bütçeyle çalışan, diğer bölgelerden gelen otobüsler sayesinde güzel bir sayıya ulaşıldı ama şehir içi maalesef insanlarımızdaki sorunu çözülemedi. Burada da gönüllü kişilerin araçları ile otobüs şeklide günde 10’a yakın sefer yapmaları lazım Brüksel ve Anvers içi ama bunun içinde ciddi bir yakıt bütçesi lazım.
Belçika’da katılım sorunu asla olmuyor çünkü Belçika’da katılmayana para cezası var bence bununda düşünülmesi lazım. Zaten Belçika’daki vatandaşlarımız burada oy atmaya alışkın olmalarından dolayı Türkiye seçimleri içinde istekliydi ve zaten sandıklarda göründü. Benim yazım sanki çok düşük bir seçmen sayısı varmış gibi oldu ama Belçikadaki potasiyeli bildiğim için herzaman ülkem için daha iyisini laik görüyorum.
Bu seçimlerde canla başla çalışılması arap kardeşlerimizinde bu seçimlere daha çok önem, ilgi ve araştırma yapmasına neden oldu. Onlardan biri bana belki Ak parti istediğini alamadığını ama Avrupaya tokat gibi cevap olduğunu beyan eti. Demokratik bir seçimle 3 Ermeni, 2 Yezidi, 1 Arap, 1 Süryani, 97 kadın, 21’i kapalı. Kürtleri saymadan bile bunların hepsinin toplamı gerçekten demokratik bir ülke olduğunuzun imajı olduğunu söyledi ve sevinmeniz gerektiğini dile getirdi.
Bu seçimlerde Belçika başınıda çok algı operasyonları yaptı. Aşırı sağcı, ırkçı Vlaams Belang partisi’nin iki de bir anti-Erdoğan resimleri paylaşması, Türkiye’ye vekil göndermesi seçim sürecinin takibi için, ermeni sorununun bu tarihlere denk gelmesi, Belçika’nın ulusal kanalarında seçim günü bizim antenlerimiz Türkiye’ye çevriliyken onların kendi kanalarında Ermeni meselesine özel program yapıp bizleri aşağılamaları. Ve gelecek neslin politika’ya atılımlarını düşürecek şekilde yeni önergeler sunulması gibi konular var buralarda konuyu dağıtmadan inşAllah başka bir makalede bunları işlemek ve ele almak isterim.
Safa Akyol – Avrupa Türk Gazetesi yazarı
Avrupa Türk Gazetesi © GAZETEMİZİN YAZARI
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği – UETD Belçika ve AK Parti Belçika Gençlik Kolları Başkanı