Balyoz davasında kumpas iddialarına ilişkin soruşturmada gözaltına alınan gazeteci Mehmet Baransu tutuklandı.
“Balyoz Planı” davasında yargılanan bazı sanıklara ”kumpas” kurulduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında mahkemeye sevk edilen Mehmet Baransu, “devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma” suçundan tutuklandı.
Baransu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından, “Balyoz Planı” davasında yargılanan bazı sanıklara ”kumpas” kurulduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, dosya üzerinden tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi.
“Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “devletin güvenliğine, iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belgeleri yok etmek”, “devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etme” ve “devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlarından nöbetçi İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen Baransu’nun sorgulama işlemi yaklaşık 2 saat sürdü.
İlgili mercilere teslim etmek yerine imha edildi
Nöbetçi hakimlik, Baransu’nun, Türk Ceza Kanunu’nda 8 yıla kadar hapis cezası öngörülen, “devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etme” ile 12 yıla kadar hapis cezası öngörülen “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma” suçlarından tutuklanmasına karar verdi.
Kararda, Baransu’nun tutuklanmasına gerekçe olarak, şu ifadelere yer verildi:
“Dosya kapsamında mevcut delillere göre şüphelinin eylemine konu olan olayın ‘Balyoz darbe planı’ olarak bilinen ve bu plana ilişkin dvd, cd ve belgeler olduğu, bu belgelerle birlikte ‘egemen harekat planı’nın da şüphelinin temin ettiğinin anlaşıldığı, ‘egemen harekat planı’nın ‘çok gizli’ gizlilik derecesine ait olduğu, bu plandaki bilgilerin devletin güvenliği veya iç, dış siyasal yararlar bakımından gizli kalması gereken nitelikte olduğu anlaşıldığı, yine bu cd’lerdeki 118 adet gizli belgenin de çalındığının anlaşıldığı, şüphelinin bir şekilde ele geçirdiği belgelerin kopyası olsa dahi ilgili mercilere teslim etmek yerine, kendisi tarafından imha edildiğinin ifade edildiği, ancak imha edilip edilmediğinin henüz bilinmediği, bulunamayan gizli belgelerin halen nerede olduğu, kimin elinde bulunduğu ve ne amacıyla kullanılacağının bilinmediği, şüphelinin belgeleri aldığını söylediği, emekli asker olduğunu bildirdiği kişinin kim olduğu hususunda henüz bir tespit yapılamadığı, bu kişiyle birlikte hareket eden başka kişilerin de henüz bulunup bulunmadığının da tespit edilemediği anlaşılmıştır.”
Baransu’nun isnat edilen suçları işlediği hususunda kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller ile kaçabileceği yönünde şüphe bulunduğu, soruşturmanın henüz tamamlanmadığı, çok kapsamlı ve çok yönlü olarak soruşturmanın devam ettiği ve adli kontrol tedbiri uygulanmasının da bu aşamada yetersiz kalacağı kanaatine varıldığını bildiren hakimlik, Baransu’nun tutuklanmasına hükmetti.
Reddedilen tutuklama gerekçeleri
Hakimlik, Baransu’nun tutuklanması talep edilen, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçuna ilişkin, suç tarihinin 20 Ocak 2010 olması ve Basın Kanunu’nun 26. maddesinde öngörülen sürenin geçmesi, bu sürenin hak düşürücü süre olması ve bu aşamada tutuklama talebinin ölçülü olmayacağı gerekçesiyle tutuklanmasının reddi kararı verdi.
Baransu hakkında, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçundan da tutuklama istendiğini hatırlatan hakimlik, örgüt kurma suçunun oluşabilmesi için yeterli ve gerekli olan kişi sayısının henüz tespit edilememesi, bir örgütün kurulduğundan, varlığından bahsedilebilmesi için bu aşamada yeterli tutuklama tedbirini gerektirir ölçüde delilin bulunmaması gerekçesiyle tutuklanmasının reddedilmesine hükmetti.
Kumpas soruşturmaları
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği, 27 Aralık 2013’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuruyla “emekli ve muvazzaf Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının yargılandığı Ergenekon ve Balyoz davalarında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alacak şekilde sahtecilik yapıldığı ve suç delilleri üretildiği” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarınca, dönemin özel yetkili savcılıkları tarafından yürütülen Ergenekon, Balyoz, Odatv ve Poyrazköy’de bulunan mühimmat soruşturmalarında hukuksuzluklar yapıldığı ve davalara dönüşen bu soruşturmalarda şüphelilere “kumpas” kurulduğu iddialarına yönelik ayrı ayrı soruşturmalar başlatılmıştı.
Bu kapsamda savcılıkça mağdur olduğunu iddia edenlerin ifadelerine başvurulmuş, ayrı yürütülen “Balyoz Planı” davasında yargılanan bazı sanıklara “kumpas” kurulduğu iddiasına ilişkin soruşturmada da emekli Orgenerallar Çetin Doğan ve Ergin Saygun, emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, emekli Koramiral Kadir Sağdıç ve emekli Albay Dursun Çiçek “müşteki” olarak ifade vermişti.
Mehmet Baransu da bu soruşturmada ifadesi alınan ve mahkemeye sevk edilen ilk şüpheli oldu.
“Balyoz Planı” soruşturması başlamadan önce görev yaptığı gazetede, “1. Ordu Komutanlığı’nda darbe semineri düzenlendiği” haberlerini yapan Mehmet Baransu, bu haberlerine dayanak oluşturan söz konusu belgeleri bir bavul içinde 30 Ocak 2010’da dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’ne teslim etmişti. Başsavcıvekilliği de bunun üzerine, “Balyoz Planı” dava sürecine giden bir soruşturma başlatmıştı.