Avrupalı Türk aydınlar Hollanda derin devletinin gazeteciler sendikası üzerinden ‘Türkiye’de sansür’ olduğu iddiasını daha ileriye taşıyarak Türklere hakaret etmesi provokasyonu karşısında suskun kalmadı.
Sosyal-antropolog Sefa Yürükel, AVRUPA TÜRK GAZETESİ’ne şu çok özel değerlendirmede bulundu:
“Hollanda Gazeteciler Sendikası 3 Mayıs 2017 tarihi ile yayınladığı dergisine ilaveten ek olarak bir tarafı Türkçe diğer tarafı Hollandaca ve renklendirerek kategorize ettikleri devletleri içeren bir dünya haritasını büyük boy bir afiş olarak yayınladı. İki tarafı da dolu çok büyük boy bir afişte: bir tarafında 2017 yılında dünyadaki gazetecilik faaliyetlerinin ile ilgili özgürlük ve sansür kategorilerine göre renklendiren bir dünya haritası diğer tarafında ise: Erdoğan’ın afişte tam sayfa verilen siyah resmi üzerine Hollandaca kampanya şeklinde ve manşet olarak: Twitter işaretli Türkiye medyasına özgürlük sloganı yazarken hemen altındada manşet slogan olarak ise Türkçe: olarak, hakaret alamına gelen, ‘Erdoğan keçi sevmiyor’ yazdı.
KAFALARINA GÖRE ÜLKELERİ KATEGORİLERE KOYDULAR
Erdoğan’ın resmi üzerine ve iki yan taraflarına ise küçük boy ‘Hitler üniter Başkanlık sistemi var’ ve ‘Nazi kalıntısı ve faşist’ yazan bir afiş tüm sendika üyelerine 30 Nisan’dan itibaren gönderildi. Afişin diğer tarafındaki dünya haritasında ise sendika renklere göre sansür ve özgür gazeteciliğin yapıldığı devletlere ayırdığı görüldü. En iyi olan Beyaz renk kategoride: Almanya, İskandinavya ülkeleri Hollanda, Kosta Rica, ve İrlanda, Yeni Zelanda’yı, sansürsüz ve özgür gazeteciliği temsil ederken kabul edilebilir olan sarı katagoride: ABD, Avustralya, Şili, Burkina Faso, Baltık ülkeleri, Kanada, Fransa, İngiltere, İspanya Romanya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Botsvana, Namibya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya yer aldı, problemli diye gösterilen kavuniçi kategoride ise: Moğolistan, Kırgızistan, Güney Kore, Japonya, Madagaskar, Butan, Nepal, Mozambik, Latin Amerika’nın büyük çoğunluğu yer alırken kırmızı renkle gösterilen, kötü kategoride ise Türkiye, Rusya, Irak, Umman, Afrika’nın büyük bir kısmı Hindistan, Pakistan, Endenozya, Filipinler ve Malezya yer aldı. En kötü kategori olarak siyah renkte ise: Kuzey Kore, Çin, Sudan, Mısır, Suudi Arabistan, Libya, İran ve Küba, yer aldı. Sınır tanımayan gazetecilerin raporlarına göre sendika: gazeteciliğin özgürlük ve sansürlendiği alanlar olarak bu afişin hazırlandığı belirtildi.
İLK DEFA TÜRKÇE
Bu afişin en ilginç yanı Hollanda Gazetecilik Tarihinde ilk defa yabancı bir dilde ve Türkçe olarak afiş yapılması ve doğrudan bir liderin resmi üzerine Türkçe yazılar yazarak bu senenin mücadele temasının Türkiye olduğunun altının çizilmesi idi.
HOLLANDA DERİN DEVLETİNİN HİZMETİNDEKİ SÖZDE GAZETECİLERE GÖRE TÜRKLERİN ÜNİTER DEVLET TALEBİ ‘HİTLERCİLİK’LE AYNI
Bu afiş Avrupalı gazetecilerin, siyasilerin ve ABD’nin dünyaya bu konudaki gazetecilik ve siyasi bakış açılarını yansıtan bir durum olarak görülebilir. Dikkat ederseniz sendikanın afişinde renklendirmelerle aynı zamanda iyi den kötü’ye doğru giden liderlerlikler de bu anlamda (gazetecilik baz alınarak) konuyu liderler ve yönetimler rejimler olarak temalaştırıldığı da ortaya çıkmaktadır.
Türkiye, Rusya ile birlikte kötü kategoride gösterilmesi aynı tip liderlikleri de ve rejimlerinde aynı zamanda kast etmektedir. ABD’nin bugün hedef tahtasına oturttuğu Rusya ve Türkiye gibi kötü yönetim baskıcı liderler üzerinden kötü olarak gösterilenlerin yanında çok kötü liderler olarak temaladığı yerler ise ABD’nin başını çektiği bir kısım Batı kampına karşı ekonomik, askeri ve siyasi olarak direnen ülkeler olduğunu da görebilirsiniz. Problemli olarak gösterilen ülkeler olarak gösterilen Kavun içi kategori ise bence esasen kısmen ABD ve Almanya’nın nüfuz alanlarını temsil etmektedir. Yani bu harita esas olarak gazeteciliğin ve sansürün ne olduğunun değil liderlerine de göre de koyu ABD yanlısı Hollanda’nın gazetecilik alanındaki bakış açılarını da ortaya koymaktadır. Bu haritada lideri üzerinden 2017 teması olarak seçilen ve kötü kategorisinde ele alınan Türkiye’nin gazetecilik, özgürlük ve sansür alanında sınıfta kaldığı ve Umman ile aynı kategoride düşmesi Türkiye’nin demokrasi tarihi, gazetecilik ve gazeteciler tarihi açısından da endişe vericidir.
HARİTA BATI CASUSLUK ŞEBEKESİ’NİN SALDIRI HARİTASI OLUP VE HAREKET FORMATINI GÖSTERİYOR
Ama beyaz kategoride ve sarı kategoride yer alan ülkelerin ise özgür ve sansürsüz gazetecilik yapıldığı söylenemez. Kuzey Kore, Rusya, Irak, Suriye, İran, Çin, Küba gibi ülkeler üzerine yaptıkları yayınlara bakarsak yazıların tek tip kalemden çıktığını görebiliriz . Yani batılı gazeteciler tek tip düşünmekle gazetecilik özgürlüğünün sınırlarını da aşmışlar. İmkansız olanı ironik olarak başarmışlardır. Afiş ve rapor içinde bir çok doğruyu barındırmakla birlikte bu rapor senenin teması Türkiye’yi belli boyutları itibarıyla bir kenarda tutarsak aşırı yanlıdır. Bu rapor Buram buram ABD ve Almanya yanlılarının raporu olarak kokmaktadır. Gazeteciliğin objektif değerlendirilmesinde batılı gazeteciliğin bakış açısıyla hazırlanmıştır. Biz en özgürüz ve sansür teması öne çıkarılmıştır. Ajanlık kökenli batılı gazeteciliğin tespitli bir yalanıdır. Tümü bilindiği gibi: Libya, Suriye, Afganistan, Rusya, İran, Çin, Küba, gibi ülkelerle ilgili yazdıkları tek tip propaganda ve kamuoyunu ayarlamaya yönelik içeriksiz ve manipülatif yazılar görmezlikten gelinmiştir.
Beyaz ve sarı olarak gösterilen Avrupa ve ABD bölgeleri’nde şiddetli bir otosansür uygulandığı görmezlikten gelinmiştir. Ajan gazetecilik yapıldığı, Alman gazeteci Udo Ulfkotte’nin çıkardığı ‘Satılık Gazeteciler’ adlı kitabıyla ortada omasına rağmen Almanya beyaz gösterilmiş olup batı Avrupa da sanki buralarda ‘özgür gazetecilik’ varmış gibi CİA’nin, BND’nin ve buna benzer Avrupalı istihbaratların redaksiyonları nasıl satın aldıkları ve stratejik olarak halkı nasıl manipüle ettiklerini görmek zor değildir. Bu bile gösteriyor ki; sarı ve beyaz renkteki bölgelerin gazeteciliğinin eseridir bu rapor. Objektif değildir. Kendisine otosansür uygulayan ve istihbarat örgütlerinin satın aldığı ‘özgür ve sansürsüz gazetecilik’ olarak sunulamaz. Ondan dolayı bu rapor ve afiş gerçeğin bir kısmını temsil etmektedir. Çünkü bu rapor batılı gazeteciliğin batı devletleri lehine siyasete bulaşması anlamında gelmektedir. Türkiye’de mevcut liderliğin ve rejimin eleştirilmesi ise çok büyük oranda haklılık payı vardır. Bu konuda senenin teması olması yadırganmamalıdır, ama bir lider üzerinden Türk milleti ve Devleti bu şekilde hakir görülemez. Bu kabul edilemezdir ve operasyon merkezlerine bağlı şartlandırılmış dar kafanın en tehlikeli ürünüdür.”
Avrupa Türk Gazetesi © SÖYLEŞİ | ÖZEL HABER