ABD, Fransa ve İngiltere’nin Esad rejimine yönelik operasyonu öncesinde Ankara yoğun diplomasi trafiği yaşamıştı. Ankara taraflar, özellikle ABD ve Rusya arasında “arabulucu mu” sorusu gündeme gelmişti. Ankara “arabulucu” iddiasına ne “evet” ne de “hayır” demişti. Operasyon sonrası Ankara’nın rolü netleşmeye başladı.
Edinilen bilgilere göre Ankara taraflara hem itidal tavsiye etti, hem de batılı ülkelerin yani ABD, Fransa ve İngiltere’nin mesajlarını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e iletti.
Süreçte görüşmeler sadece devlet başkanları düzeyinde yapılmadı. Hemen her düzeyde taraflarla irtibat sağlandı. Görüşmelerde Batılı ülkeler Ankara’ya “Mesajımızı Rusya Devlet Başkanı Putin’e iletin” dedi. Söz konusu mesaj “Hedef Rusya değil, kimyasal silah kullanan Şam Rejimi. Rusya ile sıcak çatışma istemiyoruz” idi. Ankara bu mesajı Putin’e operasyon öncesi iletti. Ancak adına yine de “arabulucu” demedi çünkü her ihtimale karşı ihtiyatlı davranmayı seçti.
ANKARA OPERASYONA NEDEN DESTEK VERDİ
Operasyon sürecinde tarafların ortasında durmayı tercih eden Ankara, operasyon sonrası temkinli bir dille destek açıklamaları yaptı. Üst düzey kaynaklardan edinilen bilgilere göre Ankara prensipte kimyasal silah kullanılmasına karşı ve bunun yaptırımsız kalmamasını gerektiğini düşünüyor. Ancak Suriye’deki sorunun sadece kimyasal silah kullanımından değil aynı zamanda konvansiyonel silah kullanımından kaynaklandığını belirtiyor. Bu sebeple çözümün tüm silahların kullanımının engellenmesiyle ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Ankara’nın isteği tüm ölümleri durduracak formülün bulunması.
BUNDAN SONRA NE OLUR
Ankara uluslararası arenada konuşulduğu gibi üçüncü dünya savaşı gibi bir tehlikenin şimdilik olmadığını düşünüyor. Bunu da Batı’nın Putin’e gönderdiği “hedef siz değilsiniz” mesajına dayandırıyor. Ayrıca üç ülkenin bu operasyonla bir anlamda “gaz aldığı, düşük maliyetle karşılık verdiği ve üç ülkenin ben masadayım” mesajı verdiği tespitini yapıyor. ABD, Fransa ve İngiltere’nin BMGK’ya sunmayı tasarladığı yeni teklif ışığında Ankara’nın beklentisi tarafların hukuki ve uluslararası alanda bir süre daha restleşmesi. Türkiye ise mevcut konjonktürde taraflar arasında ortada durmaya devam edecek. Ancak son operasyon ve sonuçları bakımından Rusya ile ilişkilerin zedelenmediği tespiti de yapılıyor.