Adam ekranda, herkesin gözünün önünde Pensilvanya’dan canlı yayına katılan konuğuna söz verirken bakın ne diyor:
-Anavatandasın!
Evet, aynen böyle ABD’yi anavatanı olarak görüyor! Ama lafa geldiğinde Müslüman! Üstelik, konu açıldığında hepimize fetvalar verip, mangalda kül bırakmayacak kadar Müslüman!
Bitmiyor, “Dünyanın oradan yönetildiğini” söyleyebiliyor. Amerika’yı iç dünyasında öylesine önemsemiş ve kutsallaştırmış ki, “Anavatanda” olduğunu düşündüğü konuğundan “hikmetli sözler” bekliyor!
Hızını alamayıp devam ediyor. ABD’yi büyüttükçe büyütüp, kutsadıkça kutsuyor:
-Dünyanın Anavatanı!
Normal, bence ortada yadırganacak bir durum yok. Öyle görmüş, öyle yönlendirilmiş, öyle söylüyor. Maya da müsait!
Yıllarca Kıble olarak kabul ettiği kişi ABD’yi tercih ettiğine göre!.. Bugün de Amerika’nın o kişiye kol kanat gerip koruduğu düşünülürse!.. Orayı Anavatanı olarak görmesi son derece doğal!
Hem geçmişi de var bu bakış açısının…
Ne çevresinden ne de biat ettiği kişiden bugüne kadar ABD’yi eleştirecek tek kelime duymamış. Tam tersi olmuş. Hep Amerika’yı memnun edici adımlar atılmış, gönül alıcı açıklamalar yapılmış.
Ne demişti Pensilvanya’daki o zat:
-Onlara milimi milimine uymadıktan sonra, Türkiye onların gönüllerini alamaz.
* * *
Karşımızdaki yapı milli değil. Asıl vahim olanı da “milli” bir takım semboller kullanmasına rağmen milli olmaması!
Hep batıya hayranlık duyuyor, hep batının peşinden koşuyor…
Türkçe ile ilgili bir faaliyet yapıyor. Adına da “Türkçe Olimpiyatları” diyor. “Şölen” yerine Yunanca “Olimpiyat” kelimesini tercih ediyor.
Mavi Marmara Olayında Türkiye ile İsrail çatışıyor. Müslüman Türk insanı İsrail askerleri tarafından kurşunlanarak öldürülüyor. Bir bakıyorsunuz, bu yapının en tepesinden İsrail’e destek açıklaması geliyor.
Bugün de demeç vermek için Türkiye’ye şaşı bakan ne kadar batılı medya organı varsa, onlar tercih ediliyor.
En çok allayıp pulladıkları “Türk Okullarından” bir öğrenci çıkıp, Türkiye’yi yerden yere vurabiliyor:
-Kuzey Kore türü bir rejimle yönetiliyor!
Geçmişte Suriye’ye giden TIR’ların durdurulup, içinde Türkiye aleyhine delil aranmasını, devlet güvenliğini ilgilendiren telefon görüşmelerinin dinlenmesini ve bunların yapancılara servis edilmesi iddialarını saymıyorum.
Elbette böyle bir yapıdan “Anavatanımız ABD” diyen kafalar çıkacak. Başka ne bekleyebilirsiniz ki?
* * *
Öyle garabetler sergiliyorlar ki… İyi niyetli olduklarına ve inanarak yaptıklarına artık inanmıyorum ben. Bütün bunları gerçekleri bilmelerine rağmen, işlerine öyle geldiği için yapıyorlar…
Bir başkası, “Hoca Efendisinden” naklen yazıyor:
“Vicdanınızı engin tutun. Herkesi içine alacak şekilde genişletin. Görmezlikten gelin. Hiç olmamış gibi davranın.”
Melek mübarek! Ama o “meleğin” üst üste ettiği bedduaları ve önüne geleni savcılıklara şikayet edip, peş peşe tazminat davaları açtığı gerçeğini bilmiyormuş gibi davranıyor.
Kusura bakmayın ama böyle bir “dava” olmaz. Bu tavırlar, “Ne yapsınlar ekmek parası” diyerek de geçiştirilemez. Bütün değerlerin ayaklar altına alındığı bir ekmek mücadelesi olmaz.
Yaşadıklarımız her türlü kutsalın istismar edildiği bir menfaat savaşıdır.
Bütün bunları “yandaş, yalaka” diye saldıracaklarını da bilerek yazıyorum. Desinler, bu da benim madalyam olur. Çünkü, ben milliyim. Milletimden, ülkemden ve değerlerinden yana yandaşım. Benim Anavatanım Amerika değil, Türkiye!