Taha Akyol’un 2014’te yazdığı “Gayrımeşru sayarız” başlıklı yazısında “Cemaatçi olması mümkün değil” dediği 3 ismin de FETÖ’den tutuklandığı, ikisinin de itirafçı olduğu ortaya çıktı.
Hürriyet yazarı Taha Akyol’un 2014’te yazdığı “Gayrımeşru sayarız” başlıklı yazısında “Cemaatçi olması mümkün değil” dediği 3 ismin de FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklandığı, ikisinin de itirafçı olduğu ortaya çıktı.
O üç isim; dönemin HSYK 1., 2. ve 3. Daire Başkanları İbrahim Okur, Nesibe Özer ve Ahmet Hamsici FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklandı.
İbrahim Okur ve Ahmet Hamsici, etkin pişmanlıktan yararlanmak istediklerini belirterek itirafçı oldu. Bu talebin ardından Ahmet Hamsici de serbest bırakıldı.
Taha Akyol ise 2014’te yazdığı yazıda bu üç isim hakkında “Cemaatçi olması mümkün değil” diyerek şu ifadeleri kaleme almıştı:
“Karalama kampanyasının HSYK’daki baş hedefleri 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, 2. Daire Başkanı Nesibe Özer, 3. Daire Başkanı Ahmet Hamsici… Nice zamandır “paralel, kripto, haşhaşi” diye saldırıya uğruyorlar. Bunların hiçbirinin cemaatçi olması mümkün değildir. Ne hayat tarzları ne kişilikleri buna müsaittir. Ahmet Hamsici’yi bir tek defa Afyon’da yapılan bir panelde gördüm, tanıştık. Benden “hâkim ve savcıların tarafsızlığının önemi hakkında konuşmamı” rica etmişti. Sohbetimizde tamamen bağımsız, bağlantısız Karadenizli bir hukuk adamı görmüştüm. Peki, Hamsici falanca soruşturmayı niye açtı, ötekini niye açmadı? Dosyalarda ne var, yasal usuller nedir, biliyor muyuz? Bilmeye gerek yok, “Kripto” der, geçeriz! Nesibe Özer’le CNN Türk’teki program vesilesiyle tanıştım. Yargı bağımsızlığı konusunda bir hukukçuda olması gereken bütün hassasiyetlere sahip bir hukuk insanı. Program boyunca yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunmuştu.”
YİNE KISA SÜRE ÖNCE ŞU OLMUŞTU
Taha Akyol ve onun oğlu Mustafa Akyol, 17 Aralık’ta yolsuzlukların bahane gösterilerek hükümeti yıkmaya teşebbüs edilen girişimin ardından hükümetin karşısında yer almıştı.
Baba oğul, açıktan açığa renk vermiyorlardı belki ama yolsuzlukları bahane ederek hükümetin kendine çeki düzen vermesi gerektiğini belirterek 17/25 Aralık girişimlerini meşrulaştırmaya çalışıyorlardı.
15 Temmuz askeri darbe girişiminde ise önceleri sessiz kalan Akyol, darbe girişimi başarısız olunca darbecileri satıp ateş püskürmeye başladı.
Darbe başarılı olsaydı Türkiye cuntanın diktatörlüğü altında kalacak, anayasa ve bütün hukuk sistemi askıya alınacak, hiç kimsenin hak ve özgürlüğü kalmayacaktı.
GÜLEN’İN HABERİ OLMAMASI MÜMKÜN DEĞİL
Türkiye NATO ve AB’den tecrit edilecek, Ortadoğu ve Asya’daki diktatörlük ülkeleriyle aynı kategoride yer alacak ve PKK hayal bile edemeyeceği desteklere sahip olacaktı.
Ordudaki darbeye karşı çıkan komuta kademesi, polis ve halk kitleleri Türkiye’yi böyle bir felaketten kurtardı.
Cemaat denilen sıkı dokulu yapı dikkate alındığında, Gülen’in ayrıntıları değilse bile ana hatlarını bilmiyor olması, onun onayı olmadan yapılması mümkün değildir.
MUSTAFA AKYOL: KAHROLSUN FETHULLAH GÜLEN
Diğer taraftan Taha Akyol’un oğlu Mustafa Akyol ise Gülen ve örgütüne tam destek vermekten vazgeçti. Gülen için “Kahrolsun” bile dedi. İşte attığı tweet’lerden biri:
“Bu alçak darbe girişiminin ardında cemaat örgütlenmesi varsa, kahrolsun cemaat, kahrolsun Fethullah Gülen.”
Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER