Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) açıklaması, Türkiye’deki esas saflaşmayı bir kez daha ortaya çıkardı. Bir yanda çağdaş uygarlığa yönelenler, başka deyişle Avrasyacılar var, karşı tarafta köhneyen uygarlığın temsilcileri Atlantik işbirlikçileri var.
Şanghay Enerji Kulübü’nün 2017 dönem başkanlığı Türkiye’ye verildi. Oysa Türkiye henüz resmen ŞİÖ üyesi bile değil. Üstelik Türkiye enerji üreten bir ülke de değil. Ama Türkiye enerji ihtiyacı en yaşamsal ülkelerden biri. Demek ki Şanghay enerjide Türkiye’nin imdadına koşuyor.
Süreç hızlanarak ilerliyor: Türkiye, Silivri duvarlarını yıktığımız 2014 yılı baharından beri Atlantik sisteminden kopma ve Avrasya’daki konumuna yerleşme yönünde seyretmektedir.
Türkiye, çağdaş uygarlık yönüne yüzünü dönmüştür.
DÜNYA EKONOMİSİNİN AĞIRLIĞI ARTIK ASYA’DA
Dünya ekonomisinin ağırlığı Asya’ya kaydı. Çin Halk Cumhuriyeti, dünyanın birinci ekonomisidir ve lokomotif işlevi görüyor. Dünya ekonomisinin büyümesine Çin’in katkısı yüzde 39, Hindistan’ın yüzde 16. Japonya’nın yüzde 3. Rusya’yı, İran’ı ve diğer Asya ülkelerini de ekleyiniz, Asya’nın büyümeye katkısını görürsünüz.
Atlantik’in ekonomik büyümede esamesi okunmuyor. ABD’nin katkısı yüzde 10’a kadar düştü ve düşmeye devam ediyor. Avrupa’nın katkısı ise yüzde 5. Toplayın yüzde 15 ediyor. ABD ve Avrupa’nın toplamı, bir zamanlar İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan kadar bile değil. Ve Çin’in ancak üçte biri dolayında.
Rusya ve Japonya’yı da eklersek, artık dünya ekonomisi Asya sayesinde büyüyor. Atlantik sistemi ise yalnızca kriz ve hastalık üretiyor.
Çok önemli: Dünyanın enerji kaynakları da Asya’dadır.
TEKNOLOJİK GELİŞMENİN ÖNCÜLÜĞÜ ASYA’DA
Teknolojik gelişmenin öncülüğü de artık Asya’da. Almanya’nın Spiegel dergisi, 2005 yılında Çin-ABD ilişkilerini inceleyen bir kapak dosyası yapmıştı. Orada Çin’den gelen gemilerin New York limanına “High Tecnology” (Yüksek Teknoloji) ürünleri indirdiği, Çin’e dönerken de hurda kağıt yüklediği yazıyordu.
NEFES ALMAK ASYA’DA
Asıl Türkiye’ye bakalım.
Türkiye ekonomisinin bu yıl birinci ticaret ortağı Çin, ikincisi Rusya. Geçen yıl birincisi Rusya, ikincisi Çin’di. Demek ki, Çin ve Rusya artık ilk iki sıradadır.
Türkiye’nin enerji güvenliği de Asya’da. En son Türk Akımı Anlaşması Türkiye ile Rusya’yı birbirine bağladı. Türkiye’nin enerji güvenliği, Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya’da. Hepsi Asya ülkeleri.
ÜRETİM EKONOMİSİ ASYA’DA
Türkiye’deki ekonomik kriz hızla derinleşiyor. Atlantik sisteminin dayattığı ekonomi borç batağında çırpınıyor. Sistemin içinde çözüm yok. Asya coğrafyası ise, bize Üretim Ekonomisine geçme ortamı sunuyor. Bunun en çok farkında olanlar, Türkiye’deki sanayicilerdir ve dış ticaretle uğraşanlardır. Türkiye artık yüksek faizle borç alarak yaşayamaz. Ama Asya’nın önemli bir üretim üssü haline getirilebilir. Bunun için coğrafyamız, insan kaynaklarımız ve en önemlisi Atatürk Devrimi temelimiz var. Siyasal irade de artık kaçınılmaz olarak oluşmaktadır.
TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜMÜZ VE YURTTA BARIŞ ASYA’DA
ABD, Türkiye’yi bölmeye kalkıştı, açıkça PKK’yı destekliyor, Bölücü Terörü eğitiyor, silahla besliyor. Türkiye’deki yobaz örgütleri de iki yüzyıldır Batılı emperyalistler tarafından örgütleniyor. Atlantik elçileri Meclise gelip PKK Terör Örgütünün kolu olan HDP sıralarına oturuyorlar.
Asya ülkeleri ise, bölge ülkelerinin ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü destekliyorlar, etnik teröre ve yobaz terörüne karşı mücadele içindeler.
Toprak bütünlüğümüz Asya’da. Bölücü Teröre karşı kesin başarı olanağımız Asya’da. Yurtta barış ihtiyacımızın yanıtı, Suriye, Irak, İran, Rusya gibi Batı Asya ülkeleriyle ve Çin gibi Asya devleriyle işbirliğinde.
DEMOKRASİ ASYA’DA
ABD’nin demokrasi ihracı iddiaları iflas etmiştir. İşte kapı komşumuz Irak ve Suriye, ABD emperyalizmi her yere “demokrasi” adına ölüm, zulüm, parçalanma, Ortaçağ yobazlığı ve kanlı rejimler götürmüştür. ABD, liderine “diktatör” yaftası yapıştırdığı her ülkeyi işgal etti ve milyonlarca insanın canına kıydı. Atlantik’te demokrasi adı verilen Mafya-Gladyo rejimlerinden kurtuluş umudu ise, Asya’dadır.
Demokrasi halk yönetimidir. Atlantik ülkelerine ve Asya’ya bakalım, hangisinde halk siyasette daha etkin?
2000’li yılların başlarında bir kış günü New York ve Pekin’de eksi 15 derece soğuk olunca, New York sokaklarında 3 bin insan donmuş olarak bulundu. Aynı soğukta Pekin sokaklarında donan tek bir insan yok. Hangisi demokrasi?
Türkiye’ye ABD’nin 15 Temmuz Darbesiyle getirmek istediği rejim mi demokrasi?
ABD’nin Türkiye’de 70 yıldır Atatürk Devrimini yasaklaması mı demokrasi?
Atlantik’in demokrasi ajanlarına bakınız, hepsi 1930’ların Atatürk Türkiyesi’ni diktatörlük, totaliterlik diye karalıyorlar. Oysa o yıllar, Türkiye’de demokratik devrimin yükseliş yıllarıdır. Atatürk Devrimi, Anadolu bozkırında bitini ayıklayan köylüyü özgür ve çağdaş yurttaş yapma yönündeki en büyük atılımdır.
ÇAĞDAŞ UYGARLIK ARTIK ASYA’DA
Toplam olarak bakarsanız, Çağdaş uygarlık, artık Batıda değil, Doğudadır, Asya’dadır.
Atlantik ülkelerinin 1990’ların başındaki Neoliberal fiyakası ve demokrasi iddiaları bütünüyle çökmüştür. Bu saptamaları Batının bütün aklı başında filozoflarından, siyasetçilerinden ve ekonomi uzmanlarından dinleyebilirsiniz.
Şimdi 2016 yılındayız. Aradaki yıllarda ABD, Suriye’de yenildi. Her yerde kaybetti. ABD’nin iflası son başkan seçiminde de kendisini gösterdi.
Yalnız ekonomi değil, siyasetin, kültürün, sanatın, sporun öncülüğü de artık Atlantik’te değil, Asya’dadır. Batı, batıyor. Güneş, yeniden doğudan doğmaya başladı.
ATATÜRK DEVRİMİ ROTASI ASYA’DA
Başta Çin, Rusya ve İran olmak üzere, Asya ülkeleri, Türkiye’nin yobazlığın üssü olmasını istemiyorlar. Çünkü kendi ülkelerinde İslamcılık adına ortaya çıkan Yobaz Terör Örgütleriyle uğraşıyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin Atatürk Devrimi rotasına girmesi yönünde ağırlıklarını koymuş bulunuyorlar. Bu dileklerini hem Vatan Partisi’ne, hem de AKP yönetimine bildiriyorlar. Kamuoyu önünde de belirtiyorlar. Asya’da yobazlığa yer yok!
ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NE GİRDİK BİLE
Veriler ortada. Aslında Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne çoktan girdi bile. Ekonomimizle, toprak bütünlüğümüzle, güvenliğimizle ve Atatürk Devrimi mecburiyetimizle Şanghay İşbirliği Örgütü’nün içindeyiz. Bir tek resmî kayıt gerekiyor. O da kapıdadır.
ATLANTİKÇİLER KAYBETTİ
Türkiye’nin yeniden Atlantik sisteminin kucağına dönme olasılığı yok. O seçenek arkada kaldı.
15 Temmuz darbe girişiminin bozguna uğramasından sonra artık ABD’nin Türkiye’de iktidar kurma yeteneği kalmamıştır. Abdullah Güllerin, Ahmet Davutoğluların, Fethullah Gülenlerin, Kemal Kılıçdaroğluların, Selin Sayek Bökelerin, Selahattin Demirtaşların ve cümle Atlantik yandaşlarının çırpınışları boşunadır.
Bundan sonra Türkiye’nin önünde Avrasya’nın çağdaş Türkiyesi için mücadele eden millî hükümetler olacaktır.
1945 yılından bu yana hükümetler, ABD’nin denetiminde kuruluyordu.
Bundan sonra ülkemizde Avrasya’da bağımsız Türkiye’nin kurulması programı geçerlidir.
Türkiye’de Atlantik Çağı bitmiştir.
Avrasya Çağında Millî Hükümetler dönemine girmiş bulunuyoruz.
Doğu Perinçek
Vatan Partisi Genel Başkanı
Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER