AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı toplum gönüllüsü Volkan İlgüz, ‘Green reset’ başlığıyla yazdığı yazısında dünyanın gelişimine dikkat çekti.
Gelecek için tek ve kaçınılmaz olan rota sınırsız tüketim sonucu yok oluş değildir.
Dünyanın umudunu bağladığı günün Z kuşağı sanal ve yapay Dünya düzeninden başını kaldırabilir ve parmaklarını toprağın bağrına geçirebilir ise yerkürenin şahit olduğu altıncı ve kitlesel yok oluşa melisa kokuları ve kuş cıvıltıları eşliğinde uyanılan sabahların altına ıslak imzasını atarak dur diyebilmek mümkün olacaktır.
Yeni dünya düzeninde afetlerin yüzde 96’sının insan kaynaklı olduğunu göz önüne alırsak;
“Bizler yangınların ta kendisiyiz”
Ve bugün geldiğimiz noktada;
El ele verip yangınları söndürelim demek yerine hayalinin bile insanın içerisinde kelebekler uçurduğu yeni dünya düzenini green reset felsefesi ve yaşam biçimi ile inşa edebiliriz.
Hayalin de bir adım ötesine geçerek, gelecek nesiller için diye tabir edilen soyut bir kavram yerine bugün hayatta olan milyarlarca insan için yaşanılabilir, hatta daha yaşanılabilir bir dünya düzeni olasılığı için neler yapmamız gerektiğini masaya yatırmak bir yana dursun ülkelerin kaynaklarını da savaş teknolojilerine, rokete yatırmak yerine,
Mars’ta su Ay’da oksijen aramak yerine,
ilkel düşüncenin edep ve kalıp dışı sayıldığı günümüz dünya sisteminde paraya hükmedenlerin dünya nüfusunu kontrol altına almak üzere planladıkları varsayılan büyük reset komplo teorilerini Green Reset yaşam felsefesiyle alt etmek mümkün olacaktır.
Daha sade bir anlatım dili ile, biraz da başa dönerek anlatmak gerekir ise
Başına gelecekler konusunda çaresiz bir şekilde teslim olmaya hazırlanan nesilleri kendi ellerimiz ile yetiştiriyor olmayı aynı çaresizlik içerisinde izlemenin derin burukluğunun acı veren hissiyatının yazıldığı günümüzde Kara Kader olarak siyasiler tarafından adlandırılan sayfaları yaradanın vermiş olduğu kendi kaderimizi belirleme olanağı ile birleştirerek o kara kaderin sayfalarını bilimin ve pozitif düşüncenin ışığında aydınlığa eriştirmenin mümkünatını şu şekilde ifade etmek isterim.
Bu çaresizliğin bir parçası olmak ile övünmek istemiyorum.
Son bir aydır binlerce genç kardeşime yüz yüze afet bilinci eğitimleri verdim.
Her geçen gün yeni bir arama kurtarma takımı kurulması için resmi evrakların altına imzalar atıyor ve gurur duyulası fotoğraflar çekiliyorum.
Bu durum dışarıdan bakıldığında yüce gönüllülük esaslı bir kahramanlık menkıbesi olarak görülse bile attığım her imza ile sistematik bir şekilde işleyen yok oluş çarkının dişlilerinin arasında un ufak oluşumu benliğimin atardamarlarında hissediyorum.
Neden mi?
Tehlikelerle dolu, tükenmiş ve yorgun bir Dünya’yı miras olarak bıraktığımız çocuklarımızın farkındalıklarını arttırmak, harekete geçmelerini öğütlemek yerine çocuklarımızı iklim hareketliliğinin dengesini korumaya yönlendirmek yerine Green reset olarak adlandırdığımız yaşam modelini onlara aktarmak yerine, belli kurumların müfredatının kalıplaşmış çaresizliğini onlara da kabullendirmek üzere anlatım yaparken bunun saçma ve kabul edilemez olduğunu arkadaşının kulağına fısıldayan bir çocuğun öğretmeni tarafından sınıftan kovuluşunu aynı çaresizlik içerisinde izliyorum.
Tüm bu neden olduklarımızın neticesinde ise;
Büyük tebessüm ve ferah bir nefes alma arzusu ile kaşlarını çatmaya, yumruklarını sıkıp masaya vurmaya, yeni dünya düzenine imza atmaya hazır gençlerimizin ellerine prangalar vurarak, onları çaresiz bir şekilde afet öncesi ilk yardım çantası toparlayan, yaşam alanlarını umutsuzca geride bırakarak tahliye planlarını ezberleyen, birbirlerini ezerek tahliyeyi dahi beceremeyen, acil toplanma noktalarında imdat dilenen nesiller yetiştiriyoruz.
Tekrar bugün varmış olduğumuz noktada duygusal yakışır ve yaklaşımların zerre kadar ikna ediciliğinin olmadığının fevkalade biçimde farkındayım.
İlk olarak bu muhteşem küresel yaratılış ağının ellerimizden nasıl da kayıp gittiğini akabinde ise büyük yok oluşa dur demek bir yana dursun Green reset yaşam biçimini hayatımıza alarak, bu fikri aktarmak adına ne şekilde her bireyin kendi Dünya’sının adil hükümdarları, karar vericileri olacağına dair görüşlerimi son ağaç yanmadan son balık tutulmadan, son keklik vurulmadan ,son arı cansız bedenini yaşam sıvısını kaybederek kuruyan kanatları ile pencere kenarına bırakmadan önce sıralı yazı dizilerimle sesimi ses olabilecek genç arkadaşlarıma aktaracağım.
Volkan İlgüz – Avrupa Türk Gazetesi yazarı
Avrupa Türk Gazetesi © GAZETEMİZİN YAZARI