ABD ve Avrupa’da yaşayan yaklaşık 40 muhalif İranlı aktivist, “İran’ın Dirilişi (Iran Revival)” adlı bir grup kurarak İran’da daha seküler ve liberal bir rejim çağrısında bulundu.
“İran’ın Dirilişi (Iran Revival)” adlı grup, internet sitesinde yayımladığı açık mektupta, “İran İslam Cumhuriyeti’nin barışçıl yollarla yıkılmasını arzu eden özgürlük yanlısı İranlılara” hitabını kullandı.
Aralık ve ocak aylarında İran’da büyük çapta protesto gösterileri düzenlendiği anımsatılan mektupta, “Bu ayaklanma, İran halkının uzun zamandır verdiği demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü savaşında yeni bir safha açarak İran’daki İslam Cumhuriyeti’ni devirmek için geniş çaplı ve kökü derinlerdeki isteği yeniden canlandırdı.” ifadesine yer verildi.
İran’da reformcular ve muhafazakarların yeni bir düzen çağrısı yapan kesimleri susturmaya çalıştığı savunulan mektupta, “İran İslam Cumhuriyeti’ne muhaliflerden oluşan bu grup, rejime, hile ve yanlış bilgi kampanyalarına karşı gelmeye, aynı zamanda ülkede sistematik siyasi değişim arayan sayısız İranlının gerçek endişeleri ve isteklerini tüm dünyaya yansıtmaya kararlıdır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
“Yeni düzen” tartışmalarına vurgu
Mektupta grubun oluşması için uzun tartışmalar ve görüş alışverişleri yapıldığına işaret edilerek, “İran’ın Dirilişi, özgürlük ve demokrasi için İran’daki hareketlerin temsili, teşviki ve gelişimine adanmış yeni bir siyasi harekettir.” bilgisi paylaşıldı.
ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin İran’a uyguladığı yaptırımların İran’daki rejimin yıkılması için yeni bir fırsat sunduğunu belirtilen mektupta, ABD’nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ve yaptırım kararlarının desteklendiği kaydedildi.
“Seküler ve liberal bir demokrasi” çağrısı
İran İslam Cumhuriyeti’nin İran ve İranlılar için varoluşsal bir tehdit oluşturduğu ve reforma açık olmadığı ifade edilen mektuba şöyle devam edildi:
“Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve vicdan hürriyetini garanti altına alan seküler ve liberal bir demokrasinin kurulması gerektiğine inanıyoruz. İslam Cumhuriyeti’nin devrilmesinin ardından İran’ın gelecekteki siyasi sisteminin tam şekli halk tarafından belirlenmelidir.”
İran’da tüm etnik kökenler, dinler ve mezhepler için eşitliğin sağlanması gerektiğine dikkat çekilen mektupta, Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’ne uygun yeni bir sistem kurulması gerektiği belirtildi.
Mektupta şu ifadeler yer aldı: “Prens Rıza Pehlevi’nin, İran toplumunun tüm kesimlerini birbirine bağlamada ve seküler demokrat muhalefeti İslam Cumhuriyeti’yle birleştirmede üstlendiği önemli rolü biliyoruz. Pehlevi’nin liderliği ve etkisi, şu anki rejimi demokratik ve seküler bir devletle değiştirirken yumuşak bir geçişi ve İran’da barış, düzen, milli birlik ve toprak bütünlüğünün korunmasını kolaylaştırabilir.”