Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı Prof. Faruk Şen yazdı.
Almanya Orta Doğu’ya tarihte hep ilgi göstermiştir. 19 yüzyılda Bağdat tren yol yapımıyla ekonomik ve politik etkinliklerini arttırmak isteyen Almanya daha sonra Deutsche Bank’ı Osmanlı’da aktif bir hale getirerek istediği gruplara para verme ve Orta Doğu’ya yönelik yatırımları destekleme konusunda atılımlar yapmıştı. Ayrıca Osmanlı Ordusunun Askeri açıdan yenilenmesinde Alman Paşalarının önemini burada uzun uzun anlatmaya gerek yok.
ABD ve İngiltere’nin emelleri
Son yılarda Orta Doğu üzerinde etken olmak isteyen iki ülke vardır. ABD Irak olaylarında etkisini kaybetmiş ve önemini yitirirken Orta Doğu’nun I. Dünya Savaşından sonra dağılımını sağlayan İngiltere buradaki emellerini I. Dünya Savaşından beri sürdürmektedir. “Üzerinde güneş batmayan İmparatorluk” deyimiyle hareket edersek, İngiltere Orta Doğu’yu hiçbir zaman gözden ırak tutmadı.
İngiltere’nin bu üzerinde güneşin batmadığı İmparatorluk kavramı çerçevesinde Almanya’da belirli olarak kendine yönelik sınırların doğrultusunda bir “Hinterland” kurma konusunda çabalarını ortaya çıkarır, bu da Almanya’da istenilen en önemli nedenlerinden biridir.
Almanya’nın yaklaşımı
Almanya’nın emelleri her zaman gözle görülürdü. Almanya buradaki aktivitelerini özellikle Suriye ve Irak üzerinde gösterirken, İran’da şah rejiminin devrilmesinden sonra ilişkileri geliştirmiştir. Federal Alman İstihbarat Teşkilatının (BND) önemli adamlarından biri olan ve bu bölgeleri karıştırmakla görevli olarak çalışan Udo Steinbach’da her zaman “İran İslam’ı, Türk İslam’ına göre bize daha yakındır. İran kaliteli bir halktır,” tanımını Almanya’da yerleştirmişti. Almanya aynı zamanda Kürtlere büyük ölçüde ilgi duydu. 1985’te Kürt Enstitüsünün Fransa’yı terk edip Bonn’a yerleşmesinden sonra Kürtlere karşı sempatisi arttı ve şimdi sayıları 700.000’e kadar olan Kürt kökenli insana Almanya’da her zaman daha fazla kol kanat gerdi.
PKK ve Alman Devleti
1999’a kadar PKK’ya da büyük ölçüde destek veren Almanya, Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalanmasından sonra PKK’ya olan desteğini belirli ölçüde azalttı. Fakat bunlara belirli ölçüde tolerans tanımaya da devam etti. Bugün için Irak’a petrol nedeniyle ilgi gösteren Almanya Suriye’deki Kürtler ve Süryanilere büyük ölçüde özel ilgi duymaktadır.
Yezidi ve Süryaniler konusunda Alman eski Kuzey Ren Westfalya İçişleri Bakanı Heribert Schnorr ilgisini bu bölgelere giderek her zaman göstermiştir. Şu anda Almanya İŞİD’e karşı savaşan Irak ve Peşmergelere 4,6 Milyon € somut yardım verirken, bunun dışında 10 Milyon Euro indirekt yardım verdiği bilinmektedir.
Bu açıdan Alman Savunma Bakanı Ursula von der Leyen Erbil’e gelmiş ve oradaki çalışmaları, Erbil’deki Kuzey Irak ordusunun eğitimini yerinde incelemiştir. Bunun dışında Ursula von der Leyen Kürt Peşmergelerin Almanya’da eğitilmesi konusuna çok ağırlık vermiş ve Almanya’ya gelen 1.200’e kadar Peşmergeye Leopar 2 tanklarının kullanımında eğitim verilmiştir.
Almanya’nın Dış politikası nerede oluşur?
Türkiye ile olan ilişkilerinde her geçen gün daha soğuk bir havaya bürünen Almanya, her ne kadar Dışişleri Bakanı Steinmeier’in Türkiye’ye özel ilgisi olsa da, Merkel’in etkisiyle ve -şunu da unutmamamız lazım- Almanya’nın Rusya, Amerika ve Türkiye politikaları Dışişleri Bakanlığında değil, Başbakan’ın konutunda oluşur.
Türkiye’nin Almanya ilişkileri her geçen gün daha da soğumaktadır. Almanya’nın yeni hedefi bugün ekonomik ve askeri yardım yaptığı Irak’taki Kürt otonom bölgesinin bir devlet haline dönüşmesidir. Aynı zamanda Suriye’deki Kürtlerin hamiliğine üstlenmek olacaktır.
Almanya Kuzey Irak’taki Peşmergelere askeri eğitim vermeye başladı.
Kuzey Irak’ta merkezi hükümete olumlu bakan Almanya, aynı zamanda Esad’la arasını düzeltip, Suriye’deki Esad’ın belirli bölgelerde eski etkenliğini kurmasına yönelik destek vermektedir. Genel olarak bakarsak önümüzdeki dönemde Almanya’nın İran’a daha da fazla yakınlaşacağını, ekonomik ilişkilerini arttıracağını, Kuzey Irak’ta kurulacak Kürt devletine olumlu bakacağını ve ondan sonrada Suriye’deki Kürtlerin de hamisi olacağından hareket edebiliriz. Almanya ayrıca Esad’ ve Irak merkezi hükümetiyle de olumlu ilişkilere girecektir. Almanya’nın Orta Doğu politikası İngiltere’ye karşı ve belirli yönlerde ABD ile uzlaşan bir görünüm içindedir. Bu açıdan Almanya’nın Orta Doğu politikası Putin’in Orta Doğu’ya duyduğu ilgiyle çatışacaktır. Genel olarak bakarsak, Almanya Balkanlardaki savaştan sonra dış politikaya, dış ülkelerdeki çatışmalara ilgi duymaya başlamıştır. Eski Yugoslavya’nın dağılma sürecinde Boşnak ve Hırvatlara sahip çıkan Almanya şimdi Ortadoğu’da bölgedeki Kürtlere kendini yakın bulmaktadır ve onlara sahip çıkmaktadır. Ayrıca Esad’ın yönelimindeki Suriye’yle de ilişkilerini büyük ölçüde düzeltmeye devam etmektedir.
Prof. Faruk Şen
Avrupa Türk Gazetesi