avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
34,5176
EURO
36,4214
ALTIN
2.963,66
BIST
9.142,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bir canavarın gelişmesi

Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ yazarı Prof. Faruk Şen yazdı.

Bir canavarın gelişmesi
A+
A-

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılan ülkelerin gündeminde IŞİD ilk sırayı işkâl ediyordu. IŞİD’e karşı ABD ve Birleşmiş Milletler İran ve Suriye’deki ilk başta kınadıkları Esad’la birlikte çalışmaya hazır olduklarını dile getirdiler. Üç yılda olay nereden nereye geldi, bunu irdelemek lazım.

AB ülkeleri ve Türkiye Esad’ı gönderip yerine Suriye kurtuluş örgütünün başkanlığında bir devlet oluşması için Esad’a karşı tüm güçleri desteklerken bir yılanın büyümesine neden oldular. IŞİD bugün Suriye’de gelişen Sünni-İslam’ın en büyük gücü olarak ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Başkanlığında Fransa, ABD ve Körfez ülkeleri IŞİD konusunda işbirliğine girdiler ve bombalamaya başlıyorlar. IŞİD korkusu tüm dünyayı sardı, özellikle 80 ülkeden IŞİD’e gelen ve katılan teröristlerin yarın, öbür gün kendi ülkelerine dönüp orada terör hareketleri yapabilecekleri düşüncesi bütün dünyayı etkiledi. Sünni-İslam yalnız Suriye’de değil Irak’ta da bulunmaktaydı. Suriye’deki dengesiz gelişme yüzde 12’si Alevilerden, yüzde 74’ü Sünnilerden oluşan bu ülkede Alevi sülalelerin ülkeyi yönetmesi, Sünnilerin başkaldırmaya hazır bir duruma gelmesine neden olmuştur.

IŞİD’e yanlış yaklaşım

Türkiye olarak IŞİD’in askerlerini ve gönüllerini Türkiye’de eğitip belirli ölçüde silah verirken, bunların Esad ordusunda karşı galip geleceğini ve iktidarın demokratik bir şekle dönüşmesine katkıda olacağa düşünülüyordu. Gelelim olaylarda Türkiye’nin konumuna, Türkiye IŞİD konusunda yanlış bir yola girmişti. İlk olarak Esad’a karşı Sünni- İslam’ın Suriye’de gelişmesini isteyen Türkiye bu konuda IŞİD’i büyük ölçüde destekledi. Şimdi IŞİD konusunda Türkiye’de de bir pişmanlık var. Fakat bu pişmanlık Türkiye’nin atacağı adımlarla sınırlanıyor, zira IŞİD’in Sünni-Müslümanlara yön vermesi ve Türkiye’deki Müslümanların büyük bir çoğunluğu Sünni olması dışında, IŞİD’in rivayetlere göre 22 tane silah dolu kamyonun Türkiye’de dolaşması ve 11 canlı bombanın da ülkemizde yer alması, Türkiye’nin etkenliğini büyük ölçüde kısıtlıyor.

80 ülkeden gönüllüler

Sünni ve radikal İslam beklentileri dışına çıktı, çok kısa zamanda 80 ayrı ülkeden gönüllüleri Türkiye üzerinden Suriye’ye soktu, bunları eğitti ve ciddi bir savaşa başladı. Bugün IŞİD’in eline geçirdiği topraklara bakarsak bu Suriye’nin %30’nu, Irak’ında % 35’ini kapsar. İstense de istenmese de bugün IŞİD İslami hilafet devletini kurmuş bulunmaktadır. Liderlerinin kendisini halife ilan etmesinden sonra Türkiye’den başta olmak üzere aşırı Müslüman gruplar buraya akın akın gelmekte ve Sünnilerin düşmanları olarak kabul ettikleri Şiilerden tutun diğer dinsel gruplara baskılarını sürdürmektedirler. Özellikle IŞİD’in büyük bir başarıyla Musul’u ele geçirip Musul merkez bankasında bulunan 4,6 Milyar Dolara el koymasından sonra ekonomik gelişmesi de hızlanmıştır. IŞİD aynı zamanda kaçakçılık başta olmak üzere birçok illegal yoldan para toplamaya devam etmektedir. Musul’da 49 diplomatımızı esir alan IŞİD’e Türkiye olarak öncelere çok toleranslı davrandık, herkesin ümidi Musul’daki diplomatlarımızın en kısa zamanda serbest bırakılacağına yönelikti. Nihayet 39 diplomatlarımız kurtardık.IŞİD elindeki bu kozu kaybetti. Türkiye artık IŞİD’e karşı yeni bahaneler bulamıyor. IŞİD’i bizde ilk önce resmen terör örgütü olarak tandık ve BM Genel Kurulunda bu konuda ön saflardayer alabileceğimiz ortaya çıktı. Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry Türkiye’nin konumunu ön saflarda çarpışacak ordu olarak nitelendirdi. İçimizde büyüyen canavarı yok etmek, tekrar Türkiye’ye düştü. Bu oldukça sorunlu ve kolay olmayan bir iş, bu konuda Türkiye ne gibi adamlar atabilir, bunu hep birlikte göreceğiz.

Bunun dışında IŞİD’in ciddi koşullandırılmış 25.000’ yakın savaşçısının olduğundan hareket edebiliriz. Irak’ta 10.000 kişilik IŞİD ordusunun saldırısına karşılık Irak’taki merkezi hükümetin iki kolordusu silahlarını, her şeylerini bırakarak kaçmışlar ve IŞİD’in daha da güçlenmesine neden olmuşlardır. IŞİD’e ilk başta El Kaide gibi, ABD ve belirli ülkeler destek vermişlerdir. IŞİD artık yavaş yavaş Kerbela, Erbil’le yaklaşmaya başlamış ve ellerindeki silahların güçsüzlüğü nedeniyle Peşmergeler bunlarla başa çıkacak düzeyde değildir. Barzani bu gerçeği kabul etmiş ve Avrupa ve ABD’den askeri yardım istemiştir. İlk olarak Almanya’dan 4,5 milyon Euro’luk üstün güçlü savaş silahları Peşmergeye gönderilmiş bulunmaktadır. ABD IŞİD’i Peşmergelerin verdiği bilgiler çerçevesinde bombalamakta, fakat bu bombalamalarda herhangi bir önemli etki yapmamaktadır.

Yeni Bir devleti

IŞİD kabul edelim, etmeyelim artık Suriye’yi bölmüş ve bir devlet konumuna gelmiştir. Güney sınırlarımızda artık Suriye’den Irak’a kadar bir halifenin başkanlığında Sünni-fanatik bir komşuya sahibiz. Bu komşunun oluşmasında maalesef bizim de isteyerek veya istemeyerek büyük ölçüde katkımız olmuştur.

Esad legitime oldu

Bundan sonra bu gelişmeler neler olacak? Esad bugüne kadar kendisini düşmanı olan ABD ve AB ülkelerine IŞİD’in korkunçluğu karşısında yanına almış bulunmaktadır. Genel olarak Esad’a karşı çıkan Türkiye’den başka ülke kalmamış bulunmaktadır. Bu da Esad’ın Lazkiye’den başlayarak Suriye’den kıyı şeridini Halebi, Şam ve çerçevesini kendi alanında tutma başarısını beraberinde getirecektir.

İkinci devlet istense de, istenmese de Sünnilerin ağırlıklı olduğu IŞİD devleti olarak Suriye’nin neredeyse 1/3’ine sahiptir. Son bölümde de Esad’ın hiçbir şekilde üstüne gitmediği Kürtler PYD başkanlığında bir Kürt Otonom devleti oluşturmakla meşguldürler.

Kürtler

Irak ve Suriye’de IŞİD’in saldırılarından en fazla nasiplerini alanlarda bu bölgede yaşayan Kürtler. Kürtler bu konuda kendilerini dışlanmış hissediyor ve Kuzey Irak’ta bölgesel bir otonomi devleti kuran Kürtler şimdi IŞİD’e nasıl karşı koyacaklarını düşünüyorlar. Başta Türkiye olmak üzere tüm Dünya’dan yardım bekliyorlar. Suriye’deki Kürtlerin durumu da çok farklı değil, onlarda da IŞİD korkusu her geçen gün daha da artıyor. Bugün Suriye ve Irak’taki Kürtleri korumak için ABD Suriye’yi bombalıyor. Fakat Suriye’deki Esad’ın güçlerini değil, IŞİD’in kurduğu iki ve ülkenin de neredeyse %30’nu ele geçirmiş bulunan IŞİD’in hilafet devletini karşıt olarak almış bulunuyor.

Irak ve IŞİD

Irak’a baktığımız zaman Irak’ta da üçlü bir devletin geliştiğini görüyoruz. İngilizlerin birinci dünya savaşından sonra cetvelle oluşturduğu harita artık bozulmuştur. Buna göre Irak’ın kuzeyinde IŞİD’in Suriye ve Irak’taki hilafet devleti, Kürtlerin Otonom olarak görülen fakat yavaş yavaş bağımsızlığa kavuşacak olan Kürt bölgesi ve Bağdat çevresinde de Araplar bu devleti oluşturmaktırlar.

ABD, İngiltere ve Almanya

Olaylara baktığımız zaman bölgeye etken olmak isteyen üç batılı ülke görünmektedir, Bunların birincisi ABD, ikincisi Orta Doğu’ya yönelik emellerini her zaman üstün tutan İngiltere ve son zamanlarda aktif bir Orta Doğu politikası izlemek isteyen Almanya’dır. Tabi ki bu bölgedeki gelişmelere seyirci olmayan ülkeler de vardır. Rusya, Suriye’de Esad’ın yanında oluşumları büyük bir zevkle izlerken, Çin bu konuda gözlerini Orta Doğu’dan ayırmamaktadır, son olarak ta yeni yönetim çerçevesinde belirli bir oluşuma sahip olan İran devleti de gözünü Orta Doğu’ya çevirmiş bulunmaktadır. Türkiye bugüne kadar bu bölgede birçok kayba uğramıştır, Osmanlı’dan başlayan bu kayıplar Kerkük’te Kürtlerin biz buradaki Türkmenleri de koruyacağız diye yerleşmesinden sonra Kerkük’e yönelik tüm istemlerini ve etkisini kaybetmiş durumdadır. Türkiye ayrıca yalnız Suriye ve Irak politikası nedeniyle burada Büyükelçi bile bulunduramamaktadır.

İsrail’le ilişkilerimiz

Türkiye’nin diğer bir yanlış politikası da İsrail’e yönelik olmuştur ve İsrail’e düşmanlığın gelişmesiyle Türkiye’nin önüne yeni sorunlar çıkmaktadır.

İsrail’le ilişkilerimiz her geçen gün daha da kötüleşiyor. Türkiye-İsrail ilişkileri,İsrail devletinin kuruluş yılı 1948’den beri hiç bu kadar kötü olmamıştı. Mavi Marmara olayından sonra pek düzelmeyen ilişkilerimizin Türkiye verdiği zararlar var. Türkiye tarihinde Anti-Semit olmayan, İshakAlatonlar gibi birçok Musevi’ye ye her türlü olanağı tanıyan bir ülke. 1492’de seferîtleri İspanya’dan alan Türkiye 1933 yılından itibaren Almanya’yı terk etmek zorunda kalan 400’ün üstünde Musevi kökenli Bilim Adamını da Türkiye’ye kabul etmiş bulunuyordu. Buna karşılık Musevilerinde yurtdışında yaşayan Türklerle dayanışması büyük boyutlarda oldu. 1992-93 yıllarında Alman Naziler Möln’de 3, Solingen’de 5 Türk kadını yakarak öldürürken, bu konuda olayların üstüne giden benim gibi Türk toplumunun önde gelen kişilerine en fazla yardımı Musevi Cemaati Başkanı Ignaz Bubis ve ikinci Başkanı Michael Friedman yapmışlardı.

İsrail olayları büyük bir ilgiyle takip ediyor. Bir yandan Suriye’nin daha zayıf düşmesini isterken, öbür taraftan IŞİD’in ne kadar gelişeceğini takip ediyor. Türkiye- İsrail ilişkileri politik olarak kötü görünse de, ekonomik olarak oldukça iyi bir durumda. Önümüzdeki günlerde Türkiye- İsrail ilişkilerinde ABD’nin katkısıyla da büyük ölçüde olumlu bir sinyal gelişebilecektir.

BM kararları ve Türkiye’nin konumu

Türkiye şu anda en güç durumda olan ülke, Almanya, Fransa ve ABD IŞİD’e her türlü tepki gösterir, bombalamaya karar verirken, Türkiye’nin konumu çok daha değişik. Türkiye’nin Suriye’yle 911 kilometre sınırı olması, Irak’la da bu sınıra 300 kilometre ilave edilmesi bu iki sınırın tamamen karşılıklı geçişe olanak vermesi, Türkiye’nin sert atılımları yapması önlüyor. İçimizdeki IŞİD hayranları ve IŞİD’in her an terör yapabilecek güçlerine karşı Türk halkı korumasız durumda. 49 konsolos görevlisinin nasıl, ne şekilde, ne karşılığında serbest bırakıldığı konusunda partiler, politikacılar ve basın türlü, çeşitli gelişmeler yazıyorlar. Tam olarak nasıl olduğunu önümüzdeki yıllarda veya aylarda öğreneceğiz. Böyle güç durumda olan Türkiye’nin önümüzdeki günlerde IŞİD’in Türkiye’de yapacağı saldırılara karşı çaresiz olacağından hareket edebiliriz.

Prof. Faruk Şen
Avrupa Türk Gazetesi

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.