Paralel medya “algı” da “algı” diye bağıradursun… Yasadışı dinlemelere yönelik operasyonlar sürüyor…
Sonuncusu Sivas’taydı. 30’un üzerinde emniyet mensubu gözaltına alındı. Bir kısmı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bazıları da “adli kontrol” şartıyla serbest bırakıldı. Yargılanacaklar, suçlu bulunurlarsa cezalandırılacaklar.
Sivas’taki operasyonun farklı bir özelliği var. Orada Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkadaşları ve bazı BBP mensupları dinlendi. Hem de rahmetlinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ya da suikastından hemen sonra.
“Bunların İBDA-C ile ilişkileri var” denildi. 1993 Yılı’nda yaşanan Madımak Oteli Faciası ile ilişkilendirildiler. Malatya ve Erzurum özel yetkili savcılıklarının talebi ile dinlenmeye alındılar.
Hem de Madımak Olayı ile hiçbir ilişkilerinin olmadığı bilinmesine rağmen!
Çünkü, Madımak Faciası yaşandığında Muhsin Yazıcıoğlu’nun basın danışmanlığını yapan Murat Çetintaş, emniyet güçlerine yardımcı olan bir isimdi. Elindeki bilgileri onlarla paylaşmıştı. Hadiselerin arka planıyla ilgili bilgiler vermişti. Faillerin ortaya çıkması için çaba göstermişti.
Üstelik, Çetintaş’ın bu özelliğini bütün Sivas biliyordu.
Buna rağmen Madımak Olayı ile irtibatlandırıldı ve dinlendi!
* * *
Gelişmeler üzerine Murat Çetintaş, savcılığa başvurup, kendisini dinleyenler hakkında şikâyetçi oldu. Verdiği ifadede de “İBDA-C’yi çıkarın yerine BBP’yi koyun” dedi:
-Beni suçlayın, “evet” diyeyim. Ben bu faaliyetlerin hepsini BBP için yaptım. Ama İBDA-C deyince kanıma dokunuyor.
İfadesini alanlar cevap verdiler. “Zaten usulsüzlük burada” dediler:
-Onlar da bunu bilmelerine rağmen sizi dinlemişler. Sizi, içinde bulunmadığınızı bildikleri bir yapı içine monte etmişler.
Niye, neden?..
Sivas’ta yapılan değerlendirmelerde “neden” sorusuna verilen cevaplar çok ilginç. Pek çok kişinin kanaati aynı:
1) Dinlemeler, helikopter kazası veya suikastı sonrası başlatılıyor. Yazıcıoğlu’nun yakın çevresine yöneliyor.
2) Dinlenenlerin çoğu, olayın bir kaza olduğuna inanmayan, “Bu bir suikasttır” diyen ve bu yönde araştırmalar yapan isimler.
3) Bu dinlemelerin amacı, Yazıcıoğlu’nun yakın çevresinin olayla ilgili ne kadar bilgi sahibi olduğunu öğrenmeye yönelik.
Durum bu olunca, doğal olarak şu soru ortaya çıkıyor:
-Paralel Yapı’nın acaba bir korkusu mu var? Neyin ortaya çıkmasından çekindi? Bu dinlemeleri yaparak neyi öğrenip engellemeye çalıştı?
* * *
Murat Çetintaş ve Sivas’taki bazı isimlerle görüştüm…
Pararel Yapı’ya karşı alabildiğine tepkililer. Dinlemelerin yapıldığı tarihe dikkat çekiyorlar. Soru işaretlerine vurgu yapıp olayın üzerine şiddetle gidilmesini istiyorlar.
Telefonları dinlenen Yazıcıoğlu’nun arkadaşlarının BBP’ye yönelik tepkileri de var. Bütün yaşananlara rağmen, BBP’nin içinde bulunduğu kayıtsızlığı sorguluyorlar. “Biz onlarla aynı yolda olamayız” değerlendirmesini yapıyorlar:
-Muhsin Başkan, sağlığında hep bu Paralel Yapı’dan uzak durdu. O, milli olmayan, ülke düşmanı bütün yapılarla mücadele etti. Kısacası, bugünkü BBP yönetiminden farklı davrandı.
* * *
Sivas’ta dinlenen isimlerden biri de Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Faruk Kocacık’tı. O da gitti, kendisini dinleyenlerden şikâyetçi oldu.
İlginçtir, Faruk Hoca ile ilgili dinleme, rektörlüğe aday olmasıyla başladı. THKP-C Dev-Yol militanı olarak fişlendi. Kendisine, Dev Yol’a militan sağladığı iftirası atıldı.
Oysa, asıl amaç rektörlüğünü engellemekti! Buna rağmen üniversitede en yüksek oyu alarak rektör seçildi.
Şimdi yine başa dönelim. Bunlar, sadece Sivas’ta ortaya çıkanlar. Türkiye’nin dört bir yanında benzeri o kadar çok ve vahim olay yaşandı ki!..
“Algı Operasyonu” öyle mi? Alay etmeyin milletin aklıyla.