AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu yayımlanan Almanya İç İstihbarat (Federal Anayasayı Koruma Dairesi) Raporuna ilişkin bir açıklama yaptı.
“Her ne kadar Alman hükümeti teröre karşı samimi bir mücadele verdiğini iddia etse de, iç istihbarat raporu tam aksini ispat ediyor.” diyen Mustafa Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Almanya İç İstihbarat Dairesi olan Anayasayı Koruma Dairesi’nin yayımlamış olduğu son rapor; terör örgütü PKK’nın Almanya’da hiçbir engel ile karşılaşmadan, özgürce gerçekleştirdiği; finansman sağlama, militan temin etme ve propaganda gibi faaliyetlerinin bütün ayrıntılarını ortaya koyuyor.
Rapor kâğıt üzerinde yasaklı olan PKK’nın faaliyetlerini detaylı biçimde ortaya koymakla kalmayıp, aynı zamanda kullanılan kelimeler ile federal hükümetin ciddiyetsiz tutumunu da gözler önüne sermiştir.
Terör örgütü PKK raporun; ‘terör örgütü’ başlığı altında değil, ‘yabancılara ait aşırıcı ve güvenliği tehdit edici faaliyetler’ (s. 212) bölümünde yer almaktadır. Bu zararsız gösterme temayülünün gereği olarak da raporda terör örgütünün dili benimsenmiştir. Bu kapsamda PKK’nın Türkiye’de emniyet güçlerine ve sivillere karşı gerçekleştirdiği kanlı terör eylemleri raporda sadece ‘PKK aktiviteleri’ olarak yer bulmuş, teröristler ise ‘gerilla birlikleri’(s. 218, 222, 229) olarak adlandırılmıştır. Bu kabul edilemez durum ise; PKK’nın sözde ‘yurdunda’ yaşanan gerginlikler ve Türk hükümetinin PKK’ya yönelik ‘baskıcı tutumu’ (s. 217) ile gerekçelendirilmiştir. Ayrıca çatışmaların Türk Ordusu tarafından çıkarıldığı ve PKK’nın eylemlerinin ise sadece bunlara karşı misilleme (s. 218) olduğu öne sürülmektedir.
Bu anlayışa göre terör örgütü PKK; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin saldırılarına karşı kendini müdafaa eden pasif bir örgüttür. Bu durumda; İnsanları katleden, çocukları kaçırıp militan olarak yetiştiren, uyuşturucu ticareti yapan, yerleşim birimlerini işgal eden, sokakları bloke eden ve kamu düzenini bozan bir terör örgütü tanımı beklemek ise nafile olacaktır.
Bunlara ek olarak raporda ürkütücü bir kayıtsızlıkla PKK’nın Almanya’daki faaliyetlerinden de bahsedilmektedir. Raporda PKK’nın yasaklı olmasına rağmen taşeron yapılanmaları vasıtasıyla Almanya genelinde nasıl rahatça organize olabildiği ve ne kadar aktif bir yapıya sahip olduğu (s. 221, 227 ve devamı) anlatılmaktadır. Örgütün ‘resmi paravanı’ ise emniyet birimlerinin de mahiyetini çok iyi bildiği, PKK dernekleri çatı kuruluşu NAV-DEM olduğu ifade edilmektedir. Söz konusu yapılanma açık bir şekilde PKK’nın örgüt şemasının bir parçası iken (s. 227) faaliyetlerine yasak getirilmemiştir. Hatta yasak şöyle dursun, bu yapı; Almanya genelinde propaganda faaliyetleri gerçekleştirmekte, para toplamakta ve resmi makamların onayıyla düzenlediği etkinliklerde örgütün Türkiye’deki terör faaliyetlerinin reklamını yapmaktadır.
Rapora göre 2015’in Eylül ayı ila 2016’nın başını kapsayan dönemde 13 milyon avronun üzerinde para toplanmıştır(s. 228). Yine rapora göre geçtiğimiz on yıl içerisinde toplanan bağışların oranı en az iki katına çıkmıştır. Bütün bu veriler göz önünde bulundurulduğunda, bu raporun hazırlandığı süre içerisinde en az 180 kişinin terör örgütünün silahlı eylemlerine katılması sağlanmışken (s. 223) Alman emniyet birimlerinin bu durumu neden sadece izlemekle yetindiğini anlamak mümkün değildir.
Bazı terör eylemlerini engelleyebilme ihtimali var iken; bu bilgilerin neden bir NATO müttefiki olan Türkiye’den esirgendiğinin cevabını da vermek gerekmektedir. Tüm bunların yanında terör örgütü PKK’nın günlük gazetesi ‘Yeni Özgür Politika’ ve iki televizyon kanalı Sterk-TV ve Med Nuce TV (s. 229) hiçbir engel olmadan yayın hayatlarına devam edebilmektedir. Ayrıca PKK’nın gençlik yapılanmaları internet üzerinden organize olarak Almanya’daki Türklerin sivil toplum kuruluşlarını ve cami cemiyetlerini hedef almaktadır (s. 220, 221).
Anayasayı Koruma Dairesi’nin son raporu; federal hükûmetin PKK’ya yönelik mücadelesinin sadece sembolik olduğunu ve PKK yasağının sadece kâğıt üzerinde kaldığını tekrar gün yüzüne çıkarmıştır. Almanya’nın bu tavrıyla teröre karşı güven veren bir müttefik olduğunu söylemek mümkün değildir. Tam aksine, PKK Almanya’da son derece özgür bir şekilde varlığını sürdürebilmekte ve Almanya’nın NATO müttefiki olan Türkiye’ye karşı yürüttüğü terör faaliyetlerini rahat bir şekilde organize edebilmektedir.”
Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER